şair arşi’de kahvaltı - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

şair arşi’de kahvaltı




annemde kahvaltıdayım. söz vermiştim kendime. bir şey deniyordum ve ay sonuna kadar çay içmeyecektim güya. ama unuttum işte oruç unutur gibi. çayı bir güzel demleyip sofraya koyunca aklıma geldi. “iç ne olacak sanki” dedi annem her zamanki tez cevaplılığıyla.  sahi, anneyle de içmeyeceksem ne vakit içeceğim ben bu mereti. 

ben üçüncü kupa çayı boğazlardan sessizce ve gizlice yürütüp aklımdan bunları yazarken;

“bir haftadır hiç ağzımın tadı yok. ne yediğimin ne de içtiğimin lezzetini alamıyorum.” diyerek geçen haftaki hastalığına atıfta bulundu annem.

cevap sırası bendeydi,

“ama perhizi bozup yemeye de devam mehlika sultan” dedim. 
güldük. 
biraz eğlenir gibi olduk. babam aklımıza gelir gibi olunca sessizleştik. bir durgunlaştık. sessizliğe dayanamayan ilk o oldu.

“hasta olmamak için yiyorum” dedi kaldığı hazır cevaplılıktan devam ederek.

yine neşelenir gibi olduk.
halbuki beş dakika önce kavga ediyorduk sudan sebeplerle.

ne çeşit bir sevgi bilmem bizimkisi. değişiğiz bu gerçek. kesinlikle geçinemiyoruz. bu da başka bir gerçek. ama bırakamıyoruz da birbirimizi. o aslan, ben akrep. o inat. ben ondan da inat. hem sözüne olduğu kadar eline de hamarat. benim diyen adamların beceremediği işleri de yapar. ben yapamam. yapsam da o beğenmez. bir de işte kimse lafın altında kalmıyor. sanırım küçükken ikimizin de empati devresini çıkarmışlar. ya da hiç gelmemiş. atadan çocuğa toruna. genler falan. hemen savaş baltaları. hücum boruları. oysa fırtına dinip sakinlik vurunca kıyıya yelkenler de indiriliyor. o fırtına hiç yaşanmamış gibi. kin yok. rövanş alma yok. darılmaca yok. hem zaten anneye küsülür mü? küsülmez. 
ezcümle; şair arşi’de olan şair arşi’de kalıyor. 
.
foto: sirkeci tren garı - 2023 kışı