hani ip atlamak için ipin altına girerken yahut hareketli bir araçtan inerken doğru zamanda doğru adımı atmak gerekiyor ya o hesap işte dün akşam izlediğim bu filme doğru giriş cümlesiyle başlamaz isem filme kötülük etmiş gibi hissedecektim. lakin akşamdan beri filmi nasıl tarif edeceğimi bulamadım. o yüzden bodoslama gireceğim. ipe dolaşıp düşersem ve sürç-i lisan edersem şimdiden affola..
film için "ingilizlerin sinema paradiso'su" dersem biraz abartmış olurum biliyorum. ama yönetmen sam mendes sinemayı kendine fon yapıp insan ilişkilerine dair gayet sıcak, naif ve duygulu bir hikaye çıkarmış. başrolümüz olivia colman rol yapmıyor adeta yaşıyor karakterini. keza stephen rolündeki micheal ward.
olayımız seksenlerin ingilteresinde, janjanlı ve gösterişli yeni tip sinema salonlarına inat geleneksel tavrını sürdürerek ayakta kalmaya çalışan ama bazı salonlarını kapatmak zorunda kalmış bir sinema kompleksi ve çalışanları ekseninde geçiyor. yönetmenimiz sadece sinema salonlarındaki eski-yeni ikilemini değil ayrıca farklı yaş kuşağındaki iki insanın birbirine nasıl iyi geldiğinden dem vurup ırkçılığın ne menem bir şey olduğunu yüzümüze bir kez daha çarpıyor. yine thatcher dönemi politikalarına gerek dolaylı gerek açık itirazlarda bulunuyor.
orta yaşlı, bazı sağlık problemleri olan, hayatta 'kendinden başka kimsesi olmayan' yalnız bir kadını, nöbetçi müdür hillary'i (olivia colman) merkeze alarak başlıyor filmimiz. sonra spot ışıkları empire sinemasında yeni işe başlayan siyahi genç stephen'a odaklanıyor. nihayet bu iki insan arasında hızla gelişen samimiyet şartlar ve yaşlar denen vahim sebeplerle aynı hızla düğümleniyor. ay tutulması yaşanır gibi gel-gitler oluşuyor. sorular, sorunlar, korkular, düşünceler ve düşünceler.
yaklaşık iki saat süren film zaman zaman hızlansa da genelde durağan bir seyirde ilerliyor. karakter hikayelerini sevenlerin bu filmi de seveceklerini düşünüyorum. ben sevdim. hatta 6,8 imbd puanını görüyor ve el yükseltiyorum. 7/10 diyorum. evet.
.
altı çizilen replikler : - kimse sana istediğin hayatı vermez. kendin söke söke almalısın.