bir deniz beni topluyor nereye baksam * - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

bir deniz beni topluyor nereye baksam *



uzaklara bakıyorum bu aralar sevgili ibrahim. uzaklara bakıyorum ve giderek artan kulak çınlamalarımda anlam aramıyorum artık eskisi gibi. hem uzak dediysem, elimi uzatsam tutacakmışım gibi duran şu karşıki burgaz.
en fazla çınarcık.
ben zaten ikisinin arasındaki mavi boşluğa bakıyorum daha çok. yaz kış. sabah akşam. hafta içi ve hafta sonu. bir kurtuluş reçetesine bakar gibi. lakin öyle bir reçete yok. biliyorum.
peki ne arıyorum?
işte onu bilmiyorum. anlamını bilmeden sevip dinlediğim şarkılar eşliğinde mütemadiyen bakıyorum ama. baktıkça yazıyorum. yazdıkça açılıyorum, lakin kendimi kaybediyorum sonra. hele bir de eylülden hatıralar kopartıp getiren kuzeyli rüzgarlar varsa şimdiki gibi. cennete elimi değip de gelmiş gibi oluyorum. huzurdan öte, mutluluktan büyük bir his nasıl oluyorsa o şekil doluyor içim dışım. ve bana katlanmaya çalışırken fevkalade yıpranan zavallı hücrelerim. 

dün okumuştum sanırım. evet evet şimdikine benzer akşam vaktiydi. bedia ceylan, güzelce yazmış. instagrama da koymuş. diyor ki şiirinde insan altısında sevdiğini altmışında da sever.” 
haklı olabilir. olmayabilir de..
oysa ben fransızca sözlü hafif müzikleri kaç yaşımda sevdiğimi hatırlamıyorum. üstelik anlamını dahi bilmeden. hadi o bir nebze. peki ya yazmayı ne vakit sevdim? yahut gerçekten sevdim mi? yoksa bir zorunluluk muydu yazma eylemi benim için. şartlar mı itmişti beni bu harmana? balkona oturup burgaz’a bakınca neden hemen yazıyordum mesela? hadi o da bir nebze. ya bu özlemek nasıl ve niyedir? nicedir, kimedir denizin mavisini görür görmez? tarihimizde yok çünkü böyle bir bilinmeyene hasretlenmek. sonra işte; zayıf olan matematiğime inat denklem üzerine denklem kurmalar. x’i yalnız bırakmalar, y’ye değer vermeler falan. ve sanki tüm hatalarımızı 1,618 ile çarparsak her şey düzelecekmiş gibi hissetmeler...
bilemiyorum ibrahim. bilemiyorum. 
bu aralar diyorum; sık sık uzaklara bakıyorum. çok uzaklara. ve bulutların aheste aheste akıp gidişi hüzünlendirmiyor artık eskisi gibi. hem uzak dediysem, elimi uzatsam tutacakmış gibi olduğum çocukluğum..
.
* mevlana idris 
.