dünya diyor tersine dönse vazgeçmem. müslüm'ün bir şarkısı. resmini de koymuş. doğan görünümlü beyaz şahinin arka camına. çoktandır görmüyordum. herhalde dedim bu ultramega enflasyona dayanamayıp o da vazgeçti. sattı arabasını. bugün üç sokak ötedeki marketin önünde gördüm. sevgiliyi görmüş gibi sevindim. ya da ve hani bazen olur ya sebepsiz bir sevinç dolar insanın içine. her şey çok güzel olacakmış hissi. durduk yere içe işleyen bir serotonin. ya da adı her neyse.
öyle bir duyguyla markete girdim çıktım. eve geldim. hava dünden daha yumuşaktı. çantamı, fotoğraf makinamı ve balıkçı şapkamı alıp çıktım. üsküdar'a gidecektim. fakat üzerimde dünden kalma ince bir halsizlik. fazla uzaklaşamadım. kuruyemişçinin önünde vazgeçtim gitmekten. kendime kızdım. ne ileri ne geri gidebildim bir süre. ayaklarıma çimento dökülmüş gibi hareketsiz durdum. beyaz şahinin arka camındaki müslüm'ü ve vazgeçmem yazısını gözümün önüne getirdim. lakin vücut başka sinyaller veriyordu. kollarım. bilhassa bacaklarım. zihnim ve kalbimle savaş halindelerdi. şimdi yazarken bile. strome lenferi söylerken de. bir güçsüzlük elimden sadece yazmak geliyor. sadece yazmak. ve okumak. derken bir şey oldu. birden dışarı attım kendimi.
.
üsküdar'a giden trendeyim şimdi. doğrusu son anda yetiştiğim tren. sanırım halkalı treni. ataköy treni daha sakin olurdu. kalabalıklığından anladım. ortada bir yere sırtımı dayadım. çantamdaki kitabı okumak yerine yazmayı seçtim. yanımda, yerde oturan uzun saçlı genç victor hugo okurken bir eliyle de saçlarıyla oynuyor. maske takan çok az kişiyiz. konuşanlar da öyle.. çok kalabalık ve yorgunuz. galiba biraz da üzgün. instagram güzellemelerimizin aksine mutlu değiliz hiçbirimiz. beden dilimiz. asık suratlarımız. kulağımızdaki hüzünlü şarkılar ele veriyor her birimizi. ama pes etmiyoruz. her şeye rağmen. vazgeçmiyoruz. vazgeçersek çünkü düşeriz. düşersek ölürüz. pamuk ipliğine bağlanmış yahut kaf dağının ardına saklanmış olsa da o küçücük umuda tutunuyoruz hepimiz. o umut misal beni üsküdar'a taşıyor halsiz halimle. uzun saçlıya yerlerde notr dame kamburu'nu okutuyor. trendeki küçük çocuğun hayali oyunlarına gülümsetiyor bir vagon dolusu asık suratı. çünkü hepimizin arka camına umudumuzu, devam etme gücümüzü yansıtan bir cümleyi astığımız beyaz şahini var. vazgeçmiyoruz. tersine dönse de dünya.