körfezden notlar: 2021/5 (aşk durdukça) - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

körfezden notlar: 2021/5 (aşk durdukça)






üç gündür olmayan insan ve araç kalabalığı sanki kapağı kırılmış bir barajdan taşan su misali körfezin en uzun sahilini bir uçtan ötekini doldurmuş vaziyette. deniz sevgim, insan kalabalığı sevgisizliğime baskın çıkıyor. sahilde, bayram hengamesinin en ucundayım. en uzağındayım. pandemiden önce de insanlara yanaşmayı sevmezdim. şimdi de. lakin cahil ve bilinçsiz insanımız çok. laftan anlamadıkları için göstererek anlatıyorum. yine anlamıyorlar. ama her şey sırasıyla. gereksiz yere mesafe daraltanlara önce gözlerimle kötü kötü bakıyorum. sonra küfreder gibi rejsör sandalyemi hınçla alıp aynı kızgınlıkla 10 metre ötelerindeki kuma saplıyorum. baktım, böyle böyle plajın sonuna gelmişim. bir süreliğine dimyat pirinciyle ev bulguru karmaşası yaşıyorum. neyse ki çabuk atlatıyorum. şimdi yüksekçe bir yerden sahile ve karşıda yaşlı, yorgun bir kaplumbağa gibi uzanmış yunan adasına bakıyorum. kulağımda yüksek sadakat çalıyor. çoktandır dinlemediğim aşk durdukça bu. yollar diyor bitmez düşünerek. bu düğümü çözmek gerek diye ilave ediyor. yinele tuşuna basıyorum. şimdi döne döne bu şarkı çalıyor kulağımda. öte yandan rüzgar sabahtan beri hiç durmadı. denizden karaya esip duruyor. üşütmüyor. sersemletiyor. şarkı aklımı karıştırıyor. sahildekiler zaten.. 
siyah-beyaz bir kart atmak istiyorum. ama ne yazacağımı, sözlerime nasıl ve nereden başlayacağımı bilmiyorum. şarkı mütemadiyen çalıyor. rüzgar sınırsız esiyor. sahil çok kalabalık. tam bu noktada emel müftüoğlu’na bir çift lafım oluyor. tutuşmasın insanlar el ele. hayat da bayram olmasın lütfen. 
olmasın. 
üç gündür olmayan kalabalık diyorum emel hanım. plajdaki kum tanesi başına bir insan düşüyor nerdeyse.
o yüzden “insanlar ellerini bırakana” dek sahile inmeme kararı alıyorum. sonra da emektar sandalyemi omzuma atıyorum. nihayet; red kit’e selam duruyorum. çünkü ben evinde uzakta...