matematik - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

matematik


yıllar önce hediye edilen turuncu şiir kitabını okuyorum şimdi tersten. ve bilmiyorum bu cümlelerimin sonu nereye çıkacak. ama ben dar sokaklardan, beyaza boyalı evlerden denize çıkmasını isterdim. lakin hayatın herkese, her istediğini vermediğini ilk hayat bilgisi dersinde öğrenmiştik. evet, yerli malı yurdun malıydı. cumhuriyetle yönetiliyorduk. seçme ve seçilme hakkımız vardı. ama yılmaz’ın sendika temsilcisi babasının son durakta sırtından vurulup otuz üç günlük yaşam mücadelesinden yenik ayrılmasına hiç bir şey demiyordu bu hayat bilgisi. hem aynı hayat; bir mayıs öğleden sonrası balkona şemsiye çıkarmak için acaba çok mu erken ikileminde kalmak gibi yahut apartman bahçesine kurulu, yarısı güneşte diğer yarımı gölgede kalan dost sofrası kurmak kadar basit değildi. çünkü her anı, matematik gibidir. kesindir. keskindir ve acıdır. matematiğin arafı olmaz. iki kere iki dörttür. aşkın da ortası olmaz. ya vardır ya da yoktur. keşkeleri olur, iyikileri olur. kar zarar hesabı olmaz. oysa acılarımız, bir üçgenin iç açılarının toplamından daha az değildi. 
kitabı elimden bıraktığımdan beri burgaz üzerinde daire yapıp raks eden martıları izliyorum. halbuki ve biliyorum ki; küçükyalı ışıklar üzerinde uçuyorlar. ve bize bir şey anlatmaya çalışıyorlar. ben anlamamakta, taşkafalıkta ısrar ediyorum. araf diyorum, göğsümü ortadan ikiye ayıran sıkıntıdan bahsediyorum. sen, hastane duvarlarındaki hemşireler gibi işaret parmağınla sus işareti yapıyorsun. ben, mutsuzluklarımdan kule yapıyorum. sen sessizce uzaklaşmak yerine, bu uğursuz kulenin gölgesinde bekleyip bir elinle de üstümüze yıkılmasın diye tutuyorsun. denizsiz ve nehirsiz şehirlerden dönüyorum her gece rüyalarımda. endülüs’te, kuzey yarımkürede, antartika’da ve henüz keşfedilmemiş bütün kara parçalarında arıyorum izlerini. oysa sen; geçtiğimiz pazar sabahından, bu cumartesi imsakına bıraktığım yerde gülümsüyorsun yine ellerin belinde ve “çok özledim olm” dercesine. oysa ve son tahlilde bize bu aşktan kalan sevgilim: hesapsız bir matematik. alfabesiz bir edebiyat. bir de işte; çokça özlem. biraz elem. bir parça şiir.
.