hayat diyorum bazen de; vapurun yanaşmasını beklemeden iskeleye atlamaktır. çünkü hayatın tekrarı yoktur. (en azından bu dünya için) dolayısıyla acele etmemiz. her yere yetişme çabamız, her şeyi tüketme ihtirasımız belki de bu yüzdendir. belki de değildir. bilemiyorum altan! bildiğim ve beni ara ara ziyaret eden yabancılık duygusu. iki gündür bitirmeyi başaramadığım bir ispanyol filminin düğün sahnesinde az önce yine vurdu bu duygu.
size de oluyor mu bilmem?
bana çok oluyor. bilakis balkan ezgilerini yahut onu çağrıştıran melodileri duyunca bu toprakların yabancısı hissederim kendimi. sktir git diyeniniz olabilir şimdi. ama demeyin. sonra da demeyin. hem çok ayıp. hem büyük günah çünkü. insanın ruhuna yakışanı hayal etmesiyle dalga geçmek.
bana çok oluyor. bilakis balkan ezgilerini yahut onu çağrıştıran melodileri duyunca bu toprakların yabancısı hissederim kendimi. sktir git diyeniniz olabilir şimdi. ama demeyin. sonra da demeyin. hem çok ayıp. hem büyük günah çünkü. insanın ruhuna yakışanı hayal etmesiyle dalga geçmek.
evet. ne diyorduk?
ezgi diyordum. balkan coğrafyası diyordum. ispanyol düğünün ortasında işte yine oldu. kapıkule’nin dışında misal adı sanı duyulmamış bir makedon köyünde yaşadığımı hayal ettim bir an. nedenini bilmiyorum ama beni o topraklara bağlayan kuvvetli bir his doluyor içime her defasında. şarkı bitene kadar orada, o köyde kalıyorum. doğal güzelliklerini geziyorum. bazen yaya, bazen bisikletimle. köylülerle sohbet ediyorum falan. sonra şarkı bitiyor. ama hemen çıkmıyorum. biraz daha bekliyorum. gözlerimi açtığımda beni bekleyenin ne olduğunu merak edip kendimi buna hazırlıyorum. gerçi bugüne kadar hep kafa üstü düştüm gerçek dünyaya. ama biliyorum; bir gün gözlerimi açtığımda o balkan köyünde olacağım. ama makedonya’da ama saraybosna’da. o zamana kadar da vapur yanaşmadan iskeleye atlamaya devam edeceğim!
.