dört saat otuz iki dakika süren, altmış dokuz parçalık müzik listemde bitmesini beklemeden değiştirdiğim dokuzuncu şarkıdan sonra yazmaya karar kıldım. böyle olmayacak dedim. fakat kararsızdım da bir yandan.
ne yazacaktım?
sokaktan taşan kızartma kokuları ve belli belirsiz burgazada manzarası arasına sıkışmış aklım gidip geliyordu. gidip geliyordu. bazen de ölü gibiydi. öylece duruyordu. sonra ben duruyordum. karşıda burgaz, denizde kayıklar, önümde yarım kalmış inşaat, tellerde kuşlar, balkondaki şemsiye. hatta gökte bulutlar. ezcümle sevgilim; dünya duruyordu sanki.
ama zaman?
her zaman ilaç olmuyordu. geçtikçe daha çok acıtıyordu sanki. o tanıdık ama sebebi asla bilinmeyen boşluğun orta yerinde oturuyordum yine. mevsimi belirsiz. sıcak mı soğuk mu anlaşılmaz bir hiçlik. renk yok. koku yok. tat ve tuz zaten yok. yapmayı çok istediğim bir şey yok. ıssız bir adada çok uzun bir uyku belki.
ama kızartma kokusu bazen öyle kesif, öyle ağır esiyor ki rüzgara kızıyorum. oysa onun bir günahı yok. bütün kabahat sezen'in. bir şarkı bu kadar mı içten söylenir.
.
sezen aksu - ben de yoluma giderim
.
sezen aksu - ben de yoluma giderim