bazen hayat, söze nereden başlayacağını bilememektir, ki hadi diyelim söze başladın, bu sefer nasıl devam edeceksin, onun da yolunu bulup bir şekilde devam ettin diyelim, ama bu kez o kadar kelimeyi anlamlı bir cümle haline getirebilmek kolay olmasa gerek, tamam şans meleğin yanında olmuş olabilir, cümlelerin de anlamlı, peki ama bu kadar cümleyi kim ne yapsın? atsan atılmaz, satsan satılmaz, yükte ağır paha hafif kelimeler, üstelik kolay okunsun diye kurulan cümleler çok kısa, çünkü kuşlar uçuyor, füruğ ferruhzad hatırlanıyor, lakin ve maalesef insanlar ölüyor, kimse söylemek istemese de bu iyi bir şey değil, hiç iyi bir şey, sevdiklerinden uzakta kalmak, bir daha onları göremeyecek olmak, vatansız bir rüzgarla hatırlamak bir ilk bahar sabahı, hiç hesapta yokken, bir göksel şarkısıyla darmaduman olmak sonra, oysa hayat bazen de radyoda sevdiği şarkının çıkma olasılığını sevmekti, ama mart ayının son gününün bu denli sert ve soğuk olacağını kim bilebilirdi, ben bilmiyorum mesela, öğrenmek istedim, bir koşu gidip saatli maarife baktım. ama yok hayır kırlangıç fırtınasına daha sekiz gün var, sevinmek için çok geç bir saat, fakat sosyal mesafeyi ayarlamak için hala vaktimiz var, mesafe demişken bir nazan öncel şarkısı bu havada gidilmez der, halbuki veli’yi mahveden bu havalardan başkası değildir, bir de nahit hanım var ki konumuz bu değil,
çünkü hayat adil değil, kimine kavun kimine kelek, bana hasretin prangaları, sana sevdanın duble yolları, hayat diyorum sevgilim; bazen...
.
nazan öncel - bu havada gidilmez