bu sene ağustosta üşüyeceksin deseler söyleyene şöyle okkalı bir küfür ederdim. oysa çoktur ağustosta üşüdüğüm. hem aşktan, hem kederden. hem de işte fizyolojiden.
bu sabah ama. bu son ağustos başka. çok başka. şimdi balkonda öyle üşüyorum ki. öyle güzel üşüyorum ki. özlemişim üşümeyi. eylülden önce böyle olmazdım hiç.
soruyorum kendime; aşk mı böyle üşütüyor yoksa dinlediğim şarkılar mı?
karar vermek zor. tıpkı şu anda karşımda duran kınalı’yla burgaz arasında bir anlık kararsız kalmam gibi.
tatil bugün güya. sabahın köründe kalktım yine. kargalar kahvaltı etmeden. çıktım balkona. bir kaç serseri martı ile ben varız sanki koca dünyada. bir de işte kınalı ile burgaz.
.
bu ağustos çok üşüyeceksin deselerdi bi’sktir git çay koy der derdim. ama asla küfür etmezdim. bilirim çünkü ağustosta aşk başkadır. şarkılar daha bir içlidir. adalar zaten hep çok güzeldir. dünya daha az gürültülü bir yerdir böyle zamanlarda. dudaklar susar. yalnız kalpler konuşur. bir duygusallık hakim olur yeryüzüne.
bu ağustos çok üşüyeceksin deselerdi bi’sktir git çay koy der derdim. ama asla küfür etmezdim. bilirim çünkü ağustosta aşk başkadır. şarkılar daha bir içlidir. adalar zaten hep çok güzeldir. dünya daha az gürültülü bir yerdir böyle zamanlarda. dudaklar susar. yalnız kalpler konuşur. bir duygusallık hakim olur yeryüzüne.
ağustosta diyorum sevgilim; üşümek ne büyük lütuf..
.