kahverengi - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

kahverengi

onu her ziyaretimde konu dönüp dolaşıp nasıl en sevdiğim kahverengi ayakkabılarıma geliyor anlamıyorum. hayır malum deyiş geliyor aklıma dostlukla düşmanlıkla ilgili lakin yılların annemi. konduramıyorum. o ısrar ediyor.
"o ayakkabıyı değiştir, şöyle güzel bir ayakkabı al kendine" diyor üçtür. belli bir yaştan sonra eşyalarıma nasıl bağlandığımı bilmiyor. anlatmak istiyorum. vazgeçiyorum.
anneme uğrayacağım günler siyah ayakkabımı giyiyorum artık.
.
her zaman çıktığım o devasa metro istasyonunda yolumu kaybettim. ilk kez. her şey birbirine girdi sanki. zaman, mekan, insanlar, düşünceler. bir an kaybolduğumu düşündüm ciddi ciddi. ilginç olan bu his hoşuma gitti. sonra rastgele bir çıkış numarası seçip oradan çıktım. yanlıştı. ama güzeldi.
.

geçenlerde tesadüfen, doğrusu sırf kapak ismini sevdiğim için aldığım ve bir sürü kadın hikayesinden oluşan melisa kesmez'in "atları bağlayın geceyi burada geçireceğiz" kitabını okudum. altını çizdiğim yerler oldu. güldüğüm, hüzünlendiğim yerler de. sahici bir dili vardı. bütün kahramanları kadınlar olsa da etraflarına bir yerde ben de vardım sanki. o filmin içindeydim yani.
son tahlilde sevdim bu öyküleri, kitabı. diğer kitaplarını da merak ettim ama şimdi atları serbest bırakma zamanı..
.
ne vakittir zarifoğlu okumamıştım. herhangi bir sayfasından üç beş cümle okumak için elime aldım. içinden babam çıktı! bir kaç fotoğraf düştü yaprakların arasından. üçünde de babam vardı. ilki, emekli olduğunda iş yerinde çekilmiş bir fotoğrafı. bir masaya oturtmuşlar. yakınında kimse yok. adeta bundan sonra tek başınasın der gibi. sağında ve solunda iki vazo, rengarenk çiçekler. koyu kahverengi bir takım elbise ile mutlulukla hüzün arası bir bakış göndermiş zamana. ikinci fotoğrafta ben de varım. biraderim ve o vakitler asker olan ahmet abi. kahverengi bir pantolon var yine üzerinde. bu kez gülüyor. sanırım mutlu. ve üçüncü fotoğrafta hafız'ın babası mehmet amca ile kütüphane dediğimiz eski tip bir çek yata oturmuş çay içiyorlar. bisiklete yaka, kahverengi bir kazak var üzerinde. kış ya da sonbaharın sonları olsa gerek. ama güldüklerine göre keyifleri yerinde olsa gerek. kim bilir kaçıncı çayını içiyor elinde tuttuğu ince belliyle?
.
pomme - j'suis pas dupe