kuşlar - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

kuşlar


mühürdar caddesinin başında, kilisenin hemen önünde bir grup fotoğraf sevdalısı toplanmış. hayatın en renkli anlarını çekmek için plan yapıyorlar. kimi esniyor, kimi tembel bir kedinin fotoğrafıyla alıştırma yapıyor. tam karşılarındaki pastanenin önünde, soğukta kumral bir kadın çayının buğusunda, stefan zweig kitabında kaybolmuş. çaprazlarındaki eşfâk bey kahvecisinde ise iki eski dost koyu bir sohbete tutuşmuşlar. az yukarıdaki çarşıda balıkçılar en taze balığın kendilerinde olduğunu haykırıyorlar. balıkçıların hemen üstünde daireler çizen martılar bir parça da bize düşer mi umuduyla uçuşuyorlar. metrodan çıkanlarla, beşiktaş vapurundan inenler birbirine karışıyor. çünkü dünya bir an olsun durmuyor. hayat olağanca hızıyla akıyor. 
.
fazla sürmüyor. başımı döndüren bu girdabın içine düşüyorum. ücra bir köşedeki kafeden bir yudum çaya karşılık üç beş adet gemi fotoğrafı çekiyorum. beğenmediğim bir  iki tanesini siliyorum. garson serpme kahvaltı sipariş vermem konusunda ısrarcı ama ben değilim. on saniyede bir mızmızlanıp viyaklayan sevimsiz çocukla, bağıra bağıra sıradan ve basit anılarını anlatan kadın yüzünden mekanı erken terkediyorum. 
.
dışarıda algı yağmuru dinmiyor. bakıyorum; bizi boğaz turuna çıkarmak isteyen motorcuyla, fırından yeni çıkmış sıcak simiti satan simitçinin derdi aynı ve halis. telefonuma her gün mesaj atan farklı cenah siyasilerin derdi de aynı ama kirli. 
.
nefes alamayacak gibi oluyorum. kafamı yukarıya kaldırıyorum. gökyüzünün haşarı çocukları. bembeyaz. çığlık çığlığa.