uzunca sayılabilecek bir yolda kısa adımlarla yürüyor. ne çok yavaş, ne de çok hızlı. olması gerektiği gibi, olduğu gibi. hayatı bir kez yaşamış da ikinci şans verilmiş gibi. öyle ağır, öyle sindire sindire adımlıyor sokağı. sanki bir monet tablosuna bakar gibiyim. telaşsız, dingin, huzur veren bir havası var. dizlerine kadar inen siyah kadife paltosu ve sol omzunda taşıyıp eliyle sıkı sıkıya tuttuğu siyah bir de çantası. sağ elinde de bir market poşeti. para vermiş midir acaba, yoksa evden mi getirmiştir? bilemiyorum. bildiğim etrafına sakinlik veren havası hiç değişmiyor. dik ve asil yürüyüşü de. hayır bunu kibrinden yaptığını düşünmüyorum. sağlıklı yaşayıp düzenli spor yaptığı için böyle olmalı. bir de işte ikinci şans. herkese verilmiyor! kim bilir kaç zamandır yürüyor da bu yolda ben ilk kez görüyorum. fakat o, hemen başının üstünde v biçiminde, sanat eseri gibi uçan kuşları görmüyor. oysa sadece yola bakmayıp başını gökyüzüne kaldırsa canım kuşları görecek. yahut sola çevirip az yukarı baksa beni görecek!
.
cem karaca - resimdeki gözyaşları