şimdi bana eylülü anlat desen anlatamam sevgilim. ama yazabilirim. çünkü ve zira; bir dilemmadır eylül. gülerken ağlamak, ağlarken gülmektir. araftır. yazla kış arasındaki köprüdür. bunaltıcı yaz sıcaklarının bitmesine sevinmektir. buna karşın gizli bir tasadır. dökülen sarı yapraklara, kaybolan yıllara üzülmektir. çayın deminin oturması gibi ağır ağır çöken hüzündür. aynı zamanda bir sezen şarkısıdır. en kahverengi tonlarda. hem çok zor. hem çok kısa. ama kokusu huzur verir eylülün. tıpkı fırından yeni çıkmış ekmek gibi. rüzgarı şefkatlidir. sarıp sarmalar. güneşi yakmaz. bilakis yüreğimizi ısıtır. sokakları telaşlıdır ama samimidir. bazen haylaz bir ortaokul öğrencisidir. ele avuca sığmaz. bazen emekli tarih öğretmenidir. güngörmüştür. naiftir. hareketleri yavaştır. yağmurdur eylül. toprağın kokusu, bulutların şarkı söylemesidir. öte yandan kısa kollu giysilerin kaldırılması, uzun kolluların ortaya saçılmasıdır. sabah serinliğinde tatlı bir ürpertidir. çinekopların geçiş mevsimidir. şiirdir. turgut uyar’dır. cansever’dir. cemal süreya’dır. “kimsesizliğimizin savruluşudur.” sıcak kompartıman içinde soğuk şehirlerden geçme isteğidir bazen de eylül. ama ve aslen; yaz boyu sakin olan otoparkların araç nüfusunun artmasıdır.
cama vuran yağmur sesidir. pencerelerin gözyaşlarıdır. ıslak kadıköy sokaklarıdır. miralay nazım yahut sakızgülü’dür. rexx sinemasıdır. balıkçılar çarşısıdır. sahaflardan bahariye oradan moda’ya yürümektir. elbet nazım hikmet’tir. ve tabi ki piraye cafe’dir. bazen de tüm bildiklerini ve çalakalem yazdıklarını unutmaktır. çünkü eylül aşktır. yüzdeki şapşal gülümsemedir. eylül diyorum sevgilim; aşkımızın kafiyesi, sevgimizin aritmetik ortalamasıdır. ama şimdi bana anlat desen anlatamam.. ...
..
sezen aksu - yol bitti çoktan