artık kış bize eski fotoğraflar gibi sevgilim* - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

artık kış bize eski fotoğraflar gibi sevgilim*

balkonda oturmuş fakir kene’yi tersten okuyorum. altını çizdiğim cümleleri. çizmeyi unuttuklarımı falan. bir kitabı en son tersten okuduğumda işsizdim. 2015 kışıydı galiba. fakat emin değilim. herhangi bir milenyum yılı da olabilir. kitabı unutmadım ama. bir kişisel gelişim kitabıydı. bugüne kadar hep düzden okuduk bir halt olmadı bu kez tersten okuyalım bakalım ne olacak diye ciddi ciddi tersten okumuştum. 300 sayfa, 17 bölümü. lakin yine bir şey olmamıştı. şimdi bir şey olsun diye değil tamamen keyiften okuyorum. çöl sıcağına aday olacak bir haziran bunaltısında. arada hissedilir derecede serinleten rüzgar, bir de işte birhan hanım. cumartesi sabahı böyle anlamlı geçiyor. lakin fonda biraz müzik olup duygu yüklü bir iki kelam da okuyunca hatıralar yumurtadan yeni çıkan civciv gibi kırıyorlar saklandıkları kabukları.
..

geçmiş gün, semtin parkında oldukça yaşlı, yer yer yıpranmış koyu kahverengi bir banka oturmuştuk. az bulutlu, açık bir hava vardı. rüzgar esiyor muydu, üşüyor muyduk yahut scaktan bunalıyor muyduk hatırlamıyorum. zaten sen varken bunların hiç bir önemi yoktu, sormamıştım ama birden babanı anlatmaya başladın. tane tane. en küçük ayrıntısına değin. iki üç cümlede bir gözünün önüne düşen saçını sağ elinin işaret parmağınla düzeltiyordun her defasında. bense bu farkında olmadığın doğallığınla zaman zaman buğulanıp zaman zaman neşelenip, bir güneş gibi parlayan gözlerini not ediyordum unutulmaz anlarımın arasına. bilmiyorsun. 
.
şimdi diyorum göztepe’de olsaydın. yine otursaydık öyle. konuşmasak da olurdu. 
kuşların cıvıltısını, ağaçların hışırtısını dinleseydik. çocukların neşesini sessiz mutluluğumuza katık etseydik. yüzlerce sevgi sözcüğünden daha anlamlı olurdu. ama..
ama işte...
..

* birhan keskin - fakir kene