şimdi.
dışarda kuşlar, içerde mahpuslar üşürler.
oysa bir turgut uyar dizesi ne güzel olurdu.
‘neredeyse kar başlar.
birini düşünür gibi oluruz. biliyorum.’
.
dijital, kırmızı sıcaklık göstergeleri sıfırın üstünde ama ve lakin hissedilenler hep sıfırın altında. hırıltıyla çalışan minibüs kaloriferinin kendine faydası yok. yağmur, karla karışık ön cama vuruyor. fakat silecekler bu akşam suskun. sevdiğim hoyrat sesi çıkarmıyorlar. ilginçtir etrafta pek korna sesi de yok. sadece ve az önce bir yeniyol ücreti ödeyip arkama oturan bej mantolu, esmer kadını dinliyoruz telefonun bu tarafında. çünkü öte tarafa hakim değiliz. şoför dışında beş kişi. akşamın çiseleyen karanlığında hep birlikte üşüyoruz. kaloriferin hastalıklı sesi öksürüğümü ateşliyor. oysa bugün 21 aralık. en uzun geceymiş. zaten oldum olası karıştırırım bu gün dönümlerini. tıpkı eskihisar ile topçuları karıştırdığım gibi. yahut anneannemin film izlemeleri gibi. kim kimdir, necidir, neyin nesidir. sorarım her seferinde. ama işte iyi ki kapitalizm!
ne mutlu tüketen ve tüketilenlere!
heyhat.
onlar olmasaydı yine bilemeyecektim bu gün dönümünü. oysa şimdi nasıl mutlu. nasıl bin atlıyım. akınlardaki çocuk gibi.
hem.
en uzun gecenin hatrına yüz liralık herze bugün elli liraymış.
yersen.
yüzde yetmişe varan indirimler bile varmış.
niçin?
çünkü bu gece yılın en uzun gecesiymiş. bu geceye özel fırsatlar sunuyorlarmış. 75 lira indirim bir tık ötemizdeymiş bu en uzun gecede. hemen incelemeliymişiz. yoksa kaçmazmış bu imkanlar. tüketicinin dostuymuşlar. özünde hepsi çok iyi insanlarmış. fesat olan bizim kalbimizmiş. hem mühim olan paraymış. insanlık zaten ardından gelirmiş. ve ilk reklamı veren hep kazanırmış.
.
oysa bu gece.
cama vuran her damlada.
ben seni hatırlarım*
.