akşamın alacasında ezbere bir hüzünle gidiyoruz.
dışarının soğuğu ve içerinin sıcağı.
buğulanan camdan gözükmüyor hiç bir yer. hiç bir şey.
ama ellerim yine. düşüncelerimden daha soğuk.
dışarının soğuğu ve içerinin sıcağı.
buğulanan camdan gözükmüyor hiç bir yer. hiç bir şey.
ama ellerim yine. düşüncelerimden daha soğuk.
oysa hayatım bu aralar karanlıkta el yordamıyla aranılan bir eşya gibi.
belli belirsiz. bir var, bir yok.
kuytusuna sığındığım sözcükler. bazen çok uzun bir hayal kırıklığı.
sessiz bir çığlık gibi. onlara inancımı yitirmem an meselesi.
sessiz bir çığlık gibi. onlara inancımı yitirmem an meselesi.
galiba ihtiyacımız olan şey uzun bir yolculuk, sevgili anna.
bir ucu marakeş’e dokunan.
bir ucu marakeş’e dokunan.
bazen de tuhaf şeyler takılıyor aklıma.
mesela benim niye hiç bitkim, bir çiçeğim yok yetiştirdiğim?
hatırladığım ilk ve tek bitki. pamuklara sarmaladığım fasulye.
ilkokul iki miydi yoksa üç mü?
hatırladığım ilk ve tek bitki. pamuklara sarmaladığım fasulye.
ilkokul iki miydi yoksa üç mü?
annemin vita tenekelerindeki çiçekleri bir de.
bir çiçeğe su vermek nasıl bir duygu anne?
yine mesela.
burada, elektrik direklerini değiştirdiler. teller artık yerin altında. ama kuşları kimse düşünmüyor. nereye konacaklar şimdi?
en iyisi yarın gidip bir sardunya alayım kendime.
.lhasa - la maree haute