"bi'çay daha vereyim abi" diyen garsona sağ elimi bilekten yukarı kaldırmak suretiyle hayır dedim. benim gibi pazar sabahının köründe uyuyamayan insanları izledim bir süre. sonra bir ara yukarı, gökyüzüne baktım. gri ve kasvetliydi. inceden yağan bir de yağmur vardı. bu saatten sonra güneş açmaz diye düşündüm. sonra seni düşündüm. seni. hep seni. mütemadiyen seni.... aslında her gün seni düşünüyorum...
bilmiyorsun.
sormak, söylemek istediklerim vardı hem.
ama..
ama işte!
olağanüstü hal gibiydi bu sessiz aşkımız, vuslatımızı bir süre daha uzatmaya karar vermişti bir kere kader.
olağanüstü hal gibiydi bu sessiz aşkımız, vuslatımızı bir süre daha uzatmaya karar vermişti bir kere kader.
dün akşam izlediğim woody allen filminde tam da içinde olduğum bu ahval ve şeraite uygun bir şekilde ; "bazı soruların cevabını duymak istemezsin" deniyordu.
ama ve her şeye rağmen ben yine de sormak istiyorum.
hayallerim,
hayallerim sevgilim.
sonsuz hayallerim,
asla sensiz değil.
bunu biliyorsun değil mi?
.
.
.
*cafe society(2016)