.
altıyolda inmek üzere tam düğmeye basacakken gizli bir el durdurmuştu beni. düğmeye uzanan elimi geri çektim. yerime oturdum sakince. bir durak sonra çarşıda indim. sonrasında insanları ve vitrinleri seyrederken sakız gülü sokağının başında buldum kendimi. bir şeyler ters gidiyordu ama ne?
berber meto'yu aramıştım sabah , "abi onbirde gel" dedi. önce "tamam" dedim. ama baktım onbire çok vardı. bir dakika sonra yeniden aradım. "meto ben akşamüstü geleyim" dedim. "tamam abi" dedi. oysa pazarları yalnızca öğleden önceleri traş olurdum ben. ve bana abi diyen meto benden iki yaş büyük çıktı geçen sefer traş olduğumda. bunu on yıl sonra öğrendim. alışkanlığımızı bozmadık. o bana abi, ben o'na meto diyorum eskisi gibi. ama işte bazı alışkanlıklar da ölümcül bir virüs gibidir içten içe yer, çürütür adamı. alışkanlıkların esiri olmak zordur. bilirsin. tek istediğim hüzünlü bir şarkının içinde eriyip gitmek. buhar olup uçmaktı oysa...
berber meto'yu aramıştım sabah , "abi onbirde gel" dedi. önce "tamam" dedim. ama baktım onbire çok vardı. bir dakika sonra yeniden aradım. "meto ben akşamüstü geleyim" dedim. "tamam abi" dedi. oysa pazarları yalnızca öğleden önceleri traş olurdum ben. ve bana abi diyen meto benden iki yaş büyük çıktı geçen sefer traş olduğumda. bunu on yıl sonra öğrendim. alışkanlığımızı bozmadık. o bana abi, ben o'na meto diyorum eskisi gibi. ama işte bazı alışkanlıklar da ölümcül bir virüs gibidir içten içe yer, çürütür adamı. alışkanlıkların esiri olmak zordur. bilirsin. tek istediğim hüzünlü bir şarkının içinde eriyip gitmek. buhar olup uçmaktı oysa...
.
canımın sıkkın olduğu,
problemlerimi çözemediğim her vakit olduğu gibi bu sabah yine kadıköy'ün ara
sokaklarına attım kendimi. her zaman altıyolda inip boğadan bahariye'ye
dalar, sonra izlemeyecek olsamda rexx sinemasında vizyondaki filmlere bakar ve hemen ardından sırasıyla sahaflar ve balıkçıları bulurdum. finali de daha önce hiç gitmediğim çay ya da kahvehanede yapardım. şansım yaver gidip ilham perim de yanıma oturursa iki üç satır bir şeyler karalardım. bu sabah yine öyle yapacaktım. hatta ve aslında diyeceklerim vardı tam otuz bir aralık ikibinonbeş'e denk gelen. ama işte hayat; biz planlar yaparken başımıza gelenlerdi. şimdi bir simitçi kahvesinden sleeping sun (nightwish) eşliğinde bunları yazmak kaderimmiş meğer.
.