cumartesi - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

cumartesi




vapura binmek sakinlestiriyor beni ibrahim.
ya da denizde olmak diyelim. bu herkes icin mi boyledir bilmiyorum ama yillardir kirintisini bulamadigim huzuru elde edemesem de uzaktan gorebiliyor, bir parca olsun hissedebiliyorum boyle zamanlarda. nedenini ve nasilini daha cok desmiyorum. bu yetiyor cunku bana.
sanirim belirsizlikleri seviyorum. cunku su an karadan metrelerce uzaktayiz ve karaya cikacagimizin bir garantisi yok. ruzgarin veya herhangi bir doga olayinin seni ve gemini uzak denizlere, bilinmez limanlara atmayacaginin da bir garantisi yok.

bi keresinde -ki iki bin dokuzun haziran sonu temmuz basi olsa gerek- ulke olarak olmasa bile sirket ve bireysel olarak zor zamanlar gecirdigimiz vakitler, kuzey egenin mechul bir sahilinde sunu soyledigimi hatirliyorum..

"...insanoğlunun yahut benim en huzurla ölebileceğim yer masmavi bir denizin ortası olmalı. evet.
yaşamla ölüm o kadar iç içeki bu mavi dünyada. yaşarken ölmek, ölmek üzereyken yaşamak istiyor insan! ölseniz de gam yemezsiniz kalsanız da. o derece.
.."

lakin şu vakitler nasil bir yola girdigimi bilmiyorum. bilhassa pazartesi istifamdan sonra. aslında biliyorum;  sansimi fazla zorluyorum şu hayat yolunda. ama ve yine de cok fazla dusunmek istemiyorum uzerine. sadece akisina biraktim. ve gidiyorum sevgili ibrahim.
bu arada hic yapmadigim seyleri yapmaya basladigimin farkina variyorum. misal hic turk kahvesi aliskanligim yokken haziran sicaginda ve her oglen tam yuz yirmi uc adim atip o kafeye gidiyor ve hep ayni garsona aynı az sekerli kahveyi ismarliyorum.  sonra onemli biriymiscesine akilli telefonumdan maillerime bakip ciddi gorusmeler yapiyorum . ne kadar ciddi ve vakur gorundugumu garsonlarin bana olan ihtimamindan anliyorum.
nihayetinde ve bir kitapta okudugum gibi geldigim yolu degil farkli bir yolu deniyorum can sıkıcı işime donerken. vardığımda toplanti odasinda telefonla konusma bahanesine bir on dakika sekerleme yapiyorum. donuste finans ve muhasebedeki cocuklarla biraz besiktasi biraz memleketi kurtariyoruz. ben yerli, onlar cnbc-e dizisi sevmedikleri icin dizi geyigi ceviremiyoruz. buyuk eksiklik.
son gunlerimi boyle geciriyorum son isyerimde.
uzun lafın kısası ben hala denizin ortasinda, besiktas vapurundayim.
bir umut işte...
.