yoruldum sadık. hiç bir şey yapmadan öylece, sakince, içinde kaybolmak yerine akıp giden zamanı izlemek istiyorum artık. evet beti gibi belki de pola. markiz olması şart değil bu izlence mekanının. herhangi bir parkın üç bacaklı bankı da olabilir, kırık dökük bir sandal da. ama fonda sezen olmalı mutlaka. kahverengi tonlarda.
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...
eternal sunshine of the spotless mind (2004)
-
mevsim kış. önümüz yılbaşı. onun ardı sevgililer günü malum. netflix mi çok
inceci, yoksa ben mi çok komplo teoriciyim? bilemedim. elimi dokunduğum
yerde y...