bir yeni yıl. yeni bir sabah. yepyeni. pırıl pırıl bir güneş. ve yeni bir şarkı. eski olan radyo eksenim. bir de ıhlamurum. diyorum ki sevgilim; bir sait faik olmak hiç kolay değil. ama hayaller kurabilirim. hem de büyük hayaller. içinde sen ve ben olan. ve gerekirse kış ve de güneş. hatta soğuk. kanada soğuğu mesela. lakin gitmedim hiç kanadaya. ama bu sabah beyaz hissediyorum. konu dağılmasın! tom waits sever misin sevgilim? kraftwerk'den sonraki güncel tutkum bugün. bir kratfwerk, bir tom waits dinliyorum şimdi. seni de düşünüyorum. arada ıhlamur içiyorum. evet vitamin de alıyorum. supradyn. sağlıklı değilim lakin mutluyum. yeni yılın bu ilk öğleninde. sanırım başarılı da olacağım yeni yılda. kısmetse huzurum da olur. hem kim bilir belki zengin bile olabilirim. ama işte şanslı değilim. çeyrek biletim amortinin çok uzağından geçti. halley'in dünyaya çarpma olasılığından düşük görsem de büyük ikramiye olasılığını soğuk bir masanın etrafına toplanan dün gecenin diğer 35 milyonzedeleriyle birlikte sayısal yaptım pür dikkat. üzgün, hasta ve kırgın halimle beni aşkla dışarı çağıran güneşe aldanıp berber metoya gittim önce. robinson'a nazire eden saç ve sakallarımı düzelttirdim. ve sonra aylak adam'a inat ve ihanet edercesine alışveriş yaptım bir kaç parça poşet. sokaklar boş gibi. çok az insan var. ve olanlar da çok sessiz. suratlarından anlaşılmıyor mutlu mu mutsuz oldukları. sanırım uykusuzlar daha çok. ama çok kibarlar. ve de sevimli. canım insanlar!
.
tom waits - hold on
.
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...