şimdi beni cayır cayır yakan güneşin yönünü otururken niye hesap etmedim ki aca…
yazının devamı »bir belediye otobüsü şoförünü daha şikayet ettim. bir bok olacağından değil ama…
yazının devamı »buğulu sesine meftun olduğum dani'nin nağmelerinde bir moral, bir çıkış yol…
yazının devamı »tuhaf. yazma isteğimin bu kadar köreleceğini hiç düşünmemiştim. okuma ile arama…
yazının devamı ». "bırakalım her şey kendi kendine düzene girsin. yavaş yavaş soyuna…
yazının devamı »86 haziranı. güneşli, açık bir ilk yaz günü. babam, beşiktaş bayrağı ve ben. bi…
yazının devamı »tam yedi yıl olmuş görüşmeyeli. özlemişiz. . queen-we are the champio…
yazının devamı »penceremin perdesini havalandıran rüzgar eşliğinde ferda anıl yarkın dinliyo…
yazının devamı »şoförün iki koltuk arkasında, boş sayılabilecek otobüste başımı cama dayamış uy…
yazının devamı »sartre'nin bulantı'sını yeniden okumaya başladım. en başından. peki n…
yazının devamı »tüm öğleden sonrayı balkonu yıkayarak geçirdim. sadece balkonu yıkamadım …
yazının devamı »eskiden, çok eskiden, bilhassa pazar günleri biraz geri çekilir, hayatımı sorg…
yazının devamı »ilk kez geçen mayısta oturduğum cafeye bugün bir kez daha oturdum. çünkü güneşi…
yazının devamı »12 - sanırım herkesin, gelmeyeceğini bildiği ama yine de umutla beklediği bi…
yazının devamı »canım bazen, çok acayip fransızca çekiyor! konuşmak için. konuşamasam da diyoru…
yazının devamı »bu aralar aylak adam'ı yeniden okumaya başladım. sabahları da çok erken kal…
yazının devamı »