tepemdeki ikinci klima kapağını da kapattım sonunda. otobüs içindeki genel ısıyla devam ediyorum. otobüs emsallerinin aksine çok sessiz. sanki biletli kırk iki yolcu yokmuş da sadece şoför, muavin ve ben var gibiyiz. öyle sessiz. öyle sakin. ama solumda masmavi deniz. marmara’dan trakya’ya salınıyoruz. otobüs yolculuklarını sevdiğimi söylemiş olmalıyım.. 3-5-8-15 saat. koymuyor. biraz popom ağrıyor hepsi o kadar. ama o kadar olacak. ne demiş bir inka atasözü “önemli olan vardığın yer değil YOLdur.” özetle, otobüsle yolda olmayı seviyorum. arabayla geçerken fark etmediğim yerleri detaylıca izliyorum. sayfiye kentlerinin o kendine has dokusunu ve kokusunu da seviyorum. oysa ve asla yazlığımız olmadı. yaz dostluklarım da. ama mümkün olduğunca yazları sahile inmeye çalıştım. deniz kentlerinin o herkese açık içe kapanıklığını anladığımı sanıyorum. deniz sevdasının öğrenilebilir bir şey olduğunu düşünmüyorum. bence tamamen doğuştan ve içgüdüsel..deniz mavisinin tüm zorlu şartlarda dahi umut veren bir yanı var. tıpkı iştah açan şurup gibi pozitif aşılıyor. rengi, kokusu, hissiyatı.bugün yolum görece kısa. istanbul’ı bitirip tekirdağ il sınırdan geçer geçmez yazlık site isimleriyle doldu her yanım. onlarca tatil sitesi. ayhan ışık sitesini bile gördüm az önce.
otobüs yolculuklarını diyorum, seviyorum..
.