160- bir beka meselesi olarak papaz eriğin düşündürdükleri - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

160- bir beka meselesi olarak papaz eriğin düşündürdükleri




ben yeşil eriği çok severim ibrahim. sorsan o da beni sever. ama ve lakin aramıza mahallenin kötü kalpli cadısı gibi enflasyon canavarı giriyor. az evvel mahallenin marketindeyim. meyve sebzeyi buradan alırım hep. fiyatları semtin pazarı ile üç aşağı beş yukarı aynıdır. ve fakat eriğin etiketini görünce o güzelim gözlerim yuvalarından çıktı. ekseni etrafında üç tur attı. yine kendine gelemedi. inanmadım. inanamadım. marketçiye seslendim; müdür dedim kirazın etiketiyle eriğinki karıştı sanırsam? yok beyim maalesef doğru dedi.
maalesef.
ulan şunun şurası bir, bilemedin bir buçuk ay bunun mevsimi. mayıs haziran hoop bitiyor. bir hafta on gün sonra kimse yüzüne bakmayacak zaten. ayrıca kural-kaide, hayatın olağan akışına göre yaz meyveleri tezgaha yüksekten girer sezon finaline doğru düşer fiyatlar. ama biz hep tersine. hep mersine..
tezgahta kiraz iki çeşit. biri 379 daha irisi ve başkası 479 tl. şeftali 200. papaz erik diyor ama ben ne papazlar gördüm bu keşiş bile olamamış erik 300 lira ibrahim üç yüz türk lirası. hayır yanlış anlaşılmasın bebek'te etiler'de falan oturmuyorum. orta halli memur semti ikametim. hoş orta hal de kalmadı ya memlekette. ya hep fakir ya çok zengin. ortamız yok. maalesef ve neyse.. ama bana şimdi birileri geçen hafta 1,53 olarak açıklanan enflasyonu açıklasın. zira dört yıl iktisat okumuş bir sade vatandaş olarak ben anlamıyorum. anlayamıyorum. ve yanıma gelen bir amcanın sessizce fiyatlara bakıp içlerinde en ucuz meyve olan kayısı süsü verilmiş ‘sarı cevizleri’ almak zorunda kalması sadece kanıma değil her yerime dokunuyor ibrahim her yerime.. sonra da tevfik fikret’i anıyorum. elimden gayrısı gelmiyor zira.. gelmiyor..
.