26- balkon - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

26- balkon


yeni balkonumu ilk kez yıkadım. yedi ay oldu. üç mevsim geçti aradan. alışamadım. hala teoman şarkısı gibiyiz birbirimize. iki yabancı. 
biraz geç oldu ama anladım ki; sevdiğim kişilerden, nesnelerden, hatıralardan, davranışlardan ayrılmam epey zaman alıyor. her ne kadar kabul etmesem de bir yas dönemi gerekiyor galiba. 
şimdi işte yeni balkonumda ilk filtre kahvemi içiyorum ayıptır belki söylemesi. mehmet, akit ve ersoy’un ev hediyesi olan makineyle yaptığım. söylemiş olmalıyım. kahveci biri değilim. dudak tiryakiliği gibi bir şey bu. kokuya esir olduğum sadece. güneşin ruhumu ısıtması gibi kahve kokusu da eksik bir yerlerimi onarıyor sanki. ama ve lakin yeni balkonumla aramızı yapamadı hala. alışmaya çalışıyorum. bir şey var aramızda. aşamadığımız bir şey. böyle yıkılmaz bir duvar değil de ince bir çizgi. tanımlayamadığım bir şey. sanki birbirini iyice tanımaya çalışan ürkek aşıklar gibiyiz. ve sanki yeni balkonla hemhal olursam eskisine ihanet edecekmiş, onu öksüz bırakacakmış gibi. tuhaf, anlatması zor bir his. içimde bir yerlerde. şimdi bu mayıstan rol çalan ocak güneşinin altında onu iyi etmeye çalışıyorum. ama ve aslında iyi gitmeyen her şeyi. 
.