eski bir fotoğrafa bakıyorum şimdi ve hiç eskimeyen bir hayata
araphan'dan silahtar'a iner gibi geçen zamana bir de
sevdiğim adamın hatırlattıklarına bakıyorum
oysa ben en çok sirkeci’den cağaloğlu’na çıkışları sevdim
karaköy'den haydarpaşa'ya dönüşleri saymazsak
ilk o sene kahraman ilan etmiştim onu, nasıl unuturum
15 yıl sonra şampiyonluğa koşuyordu beşiktaş
prenses diana çok güzeldi, sovyetler birlik içindeydi
ali kemal'in kornerden attığı gole sevinirken serçe parmağını kırmıştı ahmet abi
esnaf lokantasında hesabı ödemek için güreşmişlerdi mehmet amcayla babam
anılar diyorum bazen cam gibi batıyorlar, bazen dünyayı aydınlatıyorlar
şimdi ahmet abi yok
babam yok
kimseler yok
hatıralar var
sahibini ve neşesini arayan fotoğraflar sonra
sirkeci garında babamın hiç görmediğim yaşlılığına benzeyen adamlar
ardında ciğerimizi delip geçen şarkılar ve
annemin 25 yıllık özlemi
fırından yeni çıkmış ekmek kokusu gibi
tüm yaşanmışlıkların sağlaması
bir fotoğrafa değil de eski bir şiire bakıyorum sanki yüksekçe bir yerden
eski ve tehlikeli kafiyelerden sigara kokusu geliyor babamın
daha ilk mısrada ayak seslerini duyuyorum ikinci kattaki evimize çıkan
yorgun mecazlarda nefesi kesilir gibi oluyor, öksürüyor öksürüyor
annem sigaradan olduğunu söylüyor
içme şu zıkkımı diyor içme
ben olanlara anlam veremiyorum
çünkü daha çocuğum orta bire gitmeye can atan nergiz kokan balkonumuzda
biliyor musunuz?
aslında babam, simsiyah paltosunu pelerin yapıp peşimden atladığı günden beri kahramanım benim
bilmiyorsunuz.
..