kitabın ikinci hikayesinde, rodrigo ömer şöyle diyor.
“her şey olunuyor şu hayatta yeter ki inat etmemek gerek.”
.
oysa ben ne olduysam hep inadımla oldum bu zamana kadar. iyiyi de kötüyü de inadımla. bildim. kabullendim. bazı düştüm. bazı kalktım.
.
şimdi işte normal şartlarda ve özel durumlarda inadım olmasa bu sene burada, ege ile marmara’nın öpüştüğü yerde olamazdım. iskelede ayaklarımı sallandırıp yavru balıkları izleyemezdim. iki aydır istanbul’un neminde kıvranırken gerim gerim gerilen sinirlerimin iyi edecek hiç bir farmakolojik herze yok dünyada. tuzlu su beni pelte gibi yumuşatıyor. ana kucağı gibi şefkatle sarıyor. kuzeyli rüzgarlar otoriter bir baba gibi hem dövüyor hem seviyor beni. dalga sesleri mozart etkisi yapıp dinlendiriyor. iyot kokusu zaten ömrü üç yıl ileri atıyor istisnasız!
son tahlilde; mutluluğun tarifi bana sorarsan burada olmak sevgili abidin. sen istersen yine de resmini yap!
.