"insan, sevdiği insana mektup yazmak için bu saatte kalkmalı ve bir kır kahvesine gitmelidir."
sait faik abasıyanık
.
bir anda insanın içine dolan, iki en fazla üç saniye süren müthiş bir mutluluk kaynağı, iyimserlik hali ama ve yine de tam bir tarifi yok. şahsımın ve dünyanın bütün sorunları çözülmüş, derdi tasası yokmuş gibi. iki, en çok üç saniye süren bir halden bahsediyorum. sabah altıyı yirmi geçiyordu uyandığımda. başucumdaki radyoyu açtım. kim, ne söylüyordu bilmiyordum. arada minik rüyalar görüyordum. sonra işte ilk duyduğum şarkıyla birlikte gelen bu his. aniden bastıran yaz yağmuru gibi. ama kısa, çok kısa. iki, en fazla üç saniye süren hal. ama hissiyatı büyük, çok büyük. sanki yıllar sonra ellerimizde alışveriş poşetleri bahariye'nin bir köşesinde rast gelmişiz gibi.
kendi kendime söyleniyorum. rüyaların bir anlamı olmalı. sabahın altısı. bir anlamı olmalı rüyaların diyorum. en azından böyle kısa süreli mutluluk anlarının bir açıklaması. bir sebebi, bir sonucu. bilimsel bir yanı tv açık oturumlarında anlatılacak. çünkü uzak, çok uzak yollardan geliyorum düşlerimde. o kadar yolu nasıl ve niçin kat ettiğimi anlamaya çalışıyorum. hem niye her zaman aynı denizin kenarı? aynı atlas okyanusu sahili. şifresi nedir yahut yok mudur bir dekoderi? sonra işte o şarkı. sanki moda sahilinde buluşmuşuz gibi bir pazar öğleden sonrası.
.
yetişkinlik yaralarımız çocukluk yaralarımıza benzemiyor. geçmiyorlar hiç. aynı yerinden kanıyor hep sözlerim. oysa hayat diyoruz. anlam yüklüyoruz. hep bir şeylere benzetiyoruz. kimi futbola benzetiyor, kimi sinemaya fena halde. bana sorarsan hayat yazdıklarım-ız. bazen de puzzle gibi işte hayat. bir kısım parçaları sen hiç çaba sarf etmeden cuk diye otururken, bazılarını oturtmak için evirip çevirip, iyice düşünmen gerek. bazılarıysa ne kadar zorlarsan zorla hiç bir şekilde koymak istediğin yere uymayan kocaman bir puzzle.
belki de diyorum sonsuz vuslat için puzzle'ın sadece köşelerinin değil de bütününün tamamlanmasını beklemeliyiz. işte o vakit hep özlediğimiz tren yolculuğu. sirkeciden hareketle dünyaya giden.
.
victor lazlo - the music between us