küfür - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

küfür


bir adada yaşamak hayalim oldu hep. adada yaşamak değil ama adalar’ın tam karşısında yaşamak nasip oldu bir kaç yıldır. balkona çıktığım her sabah burgazada’yı görüyorum tam karşımda. doğrusu bu ya; hepsini değil de yarısını görüyorum burgaz’ın. çünkü ve zira; istanbul’u piç eden o şekilsiz, iğrenç binalardan ikisi adanın tamamını görmeme engel oluyor. bir küfür gibi göğe yükselen bu binalara izin verenlere, istanbul’u bozanlara önce bir yükseliyorum sonra diyorum allah sizi bildiği gibi yapsın. uğraşamam. çünkü benim daha derin dertlerim var ibrahim. kendi içimde çözüp dışarıya aktarmam gereken sorunlarım. malum dünya ve hatta üçüncü şahıslar için minik benim için devasa dertlerden bahsediyorum. dünyanın yuvarlak olduğunu dönüp dolaşıp aynı derde takıldığım zaman anlıyorum ben. yoksa bana kalsa dünya ne tepsi gibi düz, ne de top gibi yuvarlak. dünya dediğimiz şey sevgili ibrahim; işine gelince düz, işine geldiğinde yuvarlak, bazı üçgen, bazı beşgen olan elastiki, şahsiyetsiz, güvenilmez pezevengin teki afedersin.
neyse dert diyorduk. derman diyorduk. pazar yine. ve hava kapalı. sıkıcı. planlarım vardı. sabah yürüyüşüm. hafız’a kahve sözüm vardı. hepsini iptal ettim. balkona çıktım. karşıya baktım. burgaz’ı yine eksik gördüm. yalan yok mübarek gün küfür ettim. psikolojide yansıtmaymış bunun adı. canımı asıl sıkan şey çünkü burgaz değildi. içeride, derinlerdeydi. belki dedim sana yazarsam geçer. geçmeyecek biliyorum ibrahim. ama yazmam da lazım. yazmasam zira ‘sait faik olabilirim.’ kalemimi yonttum. hafız’dan özür dileyerek bir sade kahve yaptım. nazan’a dur dedim. bugün ahmet kaya günü. müziği açtım. kafamı kaldırdım. burgaz’ı yine göremedim. yine küfür ettim. gökyüzüne baktım. her daim umut veren o mavilik yoktu. edip cansever’e rahmet okudum. beyaz bulutlar. kuşlar da gitmişti. derdim ama benim başka dedim. dışarıda aramamalıydım. bedia ceylan güzelce’nin dün kafa dergisinde okuduğum yazısı geldi aklıma birden. etrafına ve efkarına bakıp derdine derman olsun diye küçük esnaf olmak istiyordu! tıpkı benim sana yazdığım gibi. ya geçerse diye. geçmeyeceğini bile bile. gerçi bedia hanımın derdi gibi ateşli bir aşk hastalığı değildi benimkisi. keşke dedim tek derdim bu olsaydı ve burgaz’ı göremeyince bir daha küfür ettim.
.
ahmet kaya - içimde ölen biri var