biliyorum. daha önce defaetle söyledim. ama ve sanırım buraları kapanana kadar daha bir çok kez söyleyeceğim.
bazı şarkılar çünkü; çok güzel.
.
annem oturmuş dizi izliyor. arada dizide olan bitene kızıyor. söyleniyor. bazen de gülüyor. bazen diziyi bırakıyor. geçmişten bahsediyor. seçimleri soruyor. sonra hiç bir şey olmamış gibi dizisine dönüyor.
.
bir kulağım annemde. ötekisi makis’te. yalan yok. ikisini de çok seviyorum. misal şimdi; bahar diyor ablianitis usta. ama nasıl güzel. üstelik tek kelam etmeden. enstrümental enstrümental. anne sözü dinler gibi. zaman yolculuğuna çıkarıyor beni.
.
duvardaki babadan yadigar saati işaret ediyor. “bu saat doğru mu selim” diyor.
bir duvardakine, bir elimdeki telefonun saatine bakıyorum.
“doğru anne” diyorum.
konuyu değiştiriyor bu sefer.
“evin içi soğuk. evin içi soğuk” diye söyleniyor önce. ardından da dizideki bir repliğe gülüyor yine.
.
hiç unutmuyorum. altı yaşında olmalıyım. beş de olabilir. bir otobüsün arka koltuğundaydım. görünmüyorlar ama biliyorum annem ve babam da yanımdalar. beş yaşında bir çocuktan bahsediyoruz sonuçta. altıda olabilir.
otobüsün arka kapısı açık. gece. zifiri karanlık. sıcak bir rüzgar geliyor yüzüme yüzüme. yaz olmalı. kalabalık bir evdi ziyaretinden döndüğümüz. kadınlar ağlıyordu. cenaze evi olabilirdi. belki de kına gecesiydi. bilemiyorum. zira çocuktum. emin değildim. ama sonra bir tek kadın. bembeyaz bir önlük. gözünde siyah kalın çerçeveler. sapsarı saçlar. doktor olmalı. bana çizgi roman verdi. okumam için. teksas'dı galiba. zagor da olabilir. ama hiç unutmuyorum! sonra annem yüzünü buruşturarak çıktı içeriden. elimden tuttu. başıyla işaret etti. kitabı yavaşça masaya bıraktım. beyaz önlüklü kadın "sende kalabilir" dedi mi hatırlamıyorum. bunca yıl sonra. hem bir kadın doktorda teksas? belki de tommiks'ti. caddeye çıktık. gündüzdü. bir otobüsün arkasında yalnızdım. ama annem elimden tutuyordu. galiba yedi yaşındaydım.
.
“bak başka kanala bakacaksan ben bakmıyorum daha” diyerek kumandayı bana verdi. hala küçük bir çocukmuşum gibi saçımı okşadı. içeriye uyumaya gitti. makis, bir milyonuncu kez bahar’ı şenlendirirken.
bazı şarkılar çok güzel dedim içimden.
bazı şarkılar çok güzel..
.