15. mektup - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

15. mektup


bugün metroda gençliğini gördüm.
gülümsemen. başını yana eğmen. gamzelerin. saçlarının dalgası. dudaklarınn kıvrımı. yüzünün kararlı ifadesi. hemen hepsi. aynı onbeş seneki önceki sen.
bana sorarsan bugünkü sen.
çünkü onbeş sene önceki halini görmedim hiç. iyimser bir tahmin benimkisi sadece.

hani en büyük ilaç zaman derler ya hep. koca bir yalan!
dünya dönüp akrep yelkovanı ittikçe iyileşmiyor hiç bir şey. 
değişmiyor.
özlem aynı özlem. hüzün aynı hüzün. istanbul yine aynı istanbul. 
sonra trafik aynı. vapurların kadıköy’den beşiktaş’a yan yan gidişi aynı. kuşlar bile aynı. her akşam dörtle beş arası kuzeyden güneye v şeklinde uçuyorlar. 
demirkubuz’un en iyi ikinci filmi itiraf’da nilgün’ün harun’a dediği gibi;
"hiç bir şey geçmiyor. geçen yalnızca zaman."
.
bir ara göz göze gelir gibi olduk trende. ama aynı anda da kaçırdık suçlu suçlu gözlerimizi. ben bir türlü bitiremediğim kitabımı okumaya çalıştım. sen ise düşüncelere daldın. sonra ben düşünürken sen kitap okuyordun. bir türlü senkronize olamadık. birimiz erken, ötekimiz geç kaldı hep. feridun ağbi geldi aklıma. haklıydı! ‘birbirimize bir kaç aşk kadar geç kalmıştık.’ acıyla gülümsedim. okumadığım kitabı kapattım. arada orada mısın diye gizlice seni kontrol ederek telefonumda ne kadar sıla şarkısı varsa hepsini dinledim. inmek üzere, okuduğun kitabı nihayet yakaladım! adalet ağaoğlu. ölmeye yatmak. kim bilir, belki bir gün bende okurum. inerken sağıma hafif dönüp son bir kez daha baktım. huzur içinde kitabını okuyordun. bense tüm huzursuzluğumu yanıma alıp sessizce indim trenden.
.
bugün metroda seni gördüm.
hiç değişmemişsin!

.
figen genç - nazende sevgilim