ama sen?
.
yokluğun. içimde bir sızı.
yokluğun. içimde bir sızı.
biraz tahassür, biraz hüzün ve biraz şiir.
dün gece çok güzel bir rüya gördüm. içinde BİZ vardık.
sabah seni düşündüm. biraz kuşları izledim. biraz ilhan berk okudum. üç kez seni seviyorum dedim. sonra gereksiz e-postaları sildim. gelen kutusuna baktım. boştu. yine yazmamışsın. olsun. canın sağ olsun. yeter ki sen iyi ol. ben her gün yazıyorum nasılsa ikimizin yerine. hem belli mi olur? berk olmasa bile belki bir gün asaf okuruz pier lotide. o da iyidir!
.
aklımda bir şey var.
nişantaşı'nda dar sokaklar. yürüyüşün. gülüşün.
matruşka misali vuruldum ben sana. usul usul, lime lime.
önce gülüşün. sonra bakışın. nihayet söyleyişin.
ama en çok bakışın.
sen bana bakınca. ben sınavda ikinci kağıdı isteyen öğrenci, suçsuz gözlerim itirafçı oluyorduk birden. sen bana bakınca. ben yeniden, yeniden doğuyordum.
.
sonra herkese olan bize de oldu.
biraz şartlar denen o vahim şey, biraz cevapsız sorular, biraz anlamlı suskunluklar.
.
matematik bilseydim şayet bunlar başımıza gelmezdi. oysa kışın üşüyen parmak uçlarımı gösterecektim sana daha. tahammül edebilsen şarkı bile söyleyecektim. ama işte en çok yapamadıklarımızı özlüyorum.
gitmelere doyamadığım şehirlerarası yolculuğumdun sen benim.
şimdi sonbahar, turuncuya çalan sarı yapraklar ve yalnızlığım.
sana da oluyor mu bilmem? ben göksel dinlerken içim parçalanıyor. şarkıyı söylemiyor adeta iç organlarıma doladığı dikenli teli çekiyor kadın.
ama ve hâlâ seviyorum göksel dinlemeyi. ve hâlâ çok kıskanıyorum gündüz uyuyabilenleri.
şimdi işte; biraz göksel, biraz trump'ın başkanlığı ve biraz ellerimin üşümesi.
.
göksel - bende bir aşk var
.
göksel - bende bir aşk var