artık kabul edelim bayım; bu saatten sonra çırpınmanın hiç bir faydası
yok. manası da yok elbet. çünkü ve zira hep yarım kalmış kitaplar, sonu gelmemiş filmler,
bitmeyen şiirler ve tamamlanmamış aşklar.
en nihayetinde yarım kalmış bir hayat.
pratikte aylak bile olamamış ama teoride ve bünyede hep bâki kalmış tembel bir ruh ve beden
ikilisi. kaldı ki, huysuz ve huzursuz her daim.
öyle ki; inanç umut ikilisi
az önce ve bir daha dönmemek üzere gittiler. mutluluk zaten hiç
gelmedi. bir ara neşe gelir gibi oldu fakat o da bu karamsar tabloda
daha fazla kalamam diyerek çekip gitti zilli!
şimdi
hotel california çalıyor odamda. gözlerim açık, istanbul'dayım hâlâ. lakin kimseyi dinlemiyorum. afrika
dahil. anlamıyorlar çünkü. ben anlatırken kendi egolarını tatmin ediyorlar.
benimki hariç.
yazmak bu yüzden en iyisi. beni bir tek onlar anlıyor! bir de
siz bayım son günlerde. devrik cümlelerim ve siz. sağolun varolun.
lakin artık anlayın bayım ve rahat bırakın beni, çok istirham ediyorum.
buraya kadarmış. kabul edelim. yürekten kaçan bir zihinden ve masadaki
kumandaya uzanmaya üşenen el'den ancak bu gelir.
son tahlilde
sağlığınıza iki kürek toprak atın kâfi. hem belki bir fidan filizlenir
orada. iyilikten maraz doğar diyorlar ya hani o hesap karamsarlıktan
yeni umutlar, ayakları yere basan neşeli hayaller filizlenir belki.
kim
bilir?
hem belki şehre yeni bir film gelir. hatta biraz daha sabredersek
bunca acıya, sıkıntıya dayanamaz godot bile gelir şerefsizim. lakin ben
giderim. bilirim ben varken gelmez bu köftehor. zamanında çok bekledim.
gelmedi. hem geçti artık istemem şimdi gelsin, yokluğunda buldum ben
o'nu. iki necip fazıl kıtası okuyun yeter başucumda. bir de anneme sakın denizci olduğumu söylemeyin o beni şehzade zannediyor.
..
hotel california
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...