içeride beşiktaşın maçı var. ama izlemek gelmiyor içimden. eskiden olsa bi'taraflarımı yırtardım izlemek için. tvden izleyemezsem radyodan mutlaka takip ederdim. tıpkı seksenlerdeki atletic bilbao maçı gibi. niye bilmem tv yayını yoktu o gece. rahmetli babam kulağına dayadığı emektar el radyosunun antenini uzatmış spikerin heyecanlı anlatımıyla kâh coşuyor kâh kederleniyordu. nitekim 16. dakikada gökhan keskin zubizaretta'yı avlayıp bir sıfır öne geçtiğimizde sevinçten eldeki tek radyomuzu kırıyordu nerdeyse. sonra peş peşe dört gol yiyip fena mağlup olduk ama rahmetlinin o gol sevincini hayatım boyunca unutmadım, unutamam.
içeride beşiktaşın maçı var. ama ben geceler kara tren diyorum emre kardeşimle! ve üç gündür huzursuzluğumla birlikte balkona çıkarıp tek satırını okumadığım pessoa'yı tekrar içeri götürmeye hazırlanıyorum. üstelik bu gece şarkıların da tadı yok. işte ben en çok buna anlam veremiyorum.
yoksa içeride beşiktaşın maçı var. ama ben kuşlardan çoktan umudu kestim. atatürk hava limanından iki dakika arayla havalanan ve mütemadiyen yanıp sönen ışıklarıyla adeta dünyaya selam veren uçakları izliyorum şimdi.
içeride beşiktaşın maçı var. ben seni düşünüyorum....