karda yürürken çıkan o kart kurt seslerin dinlediğim müziğe karışmasını nasıl sevdiğimi anlat desen anlatamam şimdi sana. tıpkı bardaktan boşalırcasına yağan yağmura yetişmeye çalışan sileceklerin çıkardığı o hoyrat sese olan sevgimi anlatamayacağım gibi. ama işte, hiç bir sesi ama hiç bir şeyi seninle olan sessizliğime değişmem. bunu biliyorsun.tüm dünyanın sustuğu yalnızca gözbebeklerimizin konuştuğu o andan bahsediyorum. ve fakat şimdi , her an seni düşünüyorum dersem yalan söylemiş olurum. lakin en çok da bu soğuk ve karlı havalarda düşüyorsun aklıma. bu doğru. karda çıkardığım o sesler mi, kulağımdaki şarkı mı, hava şartları mı, yanımdan gelip geçen ve bir daha görmemin imkansız olduğu insanlar mı, üşüyen ama sevimliliğinden bir şey kaybetmeyen sırnaşık kediler mi buna sebep kara vermek zor. sanırım hepsi. tıpkı şarkıdaki gibi; bana her şey seni hatırlatıyor şimdi. misal mağaza penceresinde gülümseyerek telefonda konuşan güzel kadının sıcaklığında görüyorum seni önce. hemen yanındaki cafede sevgilisi ya da arkadaşı ile devonshire düşesi tadında kahvaltı eden kadının asaletinde gördüm sonra. ikbaliye durağındaki kahverengi bereli kadının yalnızlığında ve yüzündeki kederde gördüm daha sonra. en nihayetinde artık çamurlaşmaya yüz tutmuş karların arasına düşmüş mavi tükenmez içinin çaresizliğinde ve hüznünde gördüm aşkımızı. neden bilmem ani bir hareketle duvarın üzerinden bir avuç kar alıp, tüm gücümle, mahallenin en sinir, en karşı konulmaz serserisinin sertliğinde sıktım. bir yandan yürüyor bir yandan tüm hıncımla, bütün kederimle sıkıyordum avucumdaki bu kar topağını. içinde taş varmış gibi sert oldu. ben yürüdükçe kar topu eriyip azalmaya, kafamdaki düşünceler çığ gibi büyümeye başladı.şimdi bana seni nasıl sevdiğimi anlat desen anlatamam,çünkü ben seni yaşıyorum.
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...
eternal sunshine of the spotless mind (2004)
-
mevsim kış. önümüz yılbaşı. onun ardı sevgililer günü malum. netflix mi çok
inceci, yoksa ben mi çok komplo teoriciyim? bilemedim. elimi dokunduğum
yerde y...