bir fikir geldi aklıma. aslında fikir değil de düşünce diyelim. pek çok
düşünce de olduğu gibi suyla temaşa halindeyken dank etti bu proje
kafama. bu çoğunluğun çoğunu daha dakikasını doldurmadan unuturdum hep.
ama bunu unutmak istemedim bilinçli olarak. unutmadım çünkü. sudan
çıkana kadar sayıkladım kendi kendime.
ikinci el pessoa huzursuzluk,
ikinci el pessoa huzursuzluk
ikinci el pessoa huzursuzluk
ikinci el pessoa huzursuzluk
ikinci el pessoa huzursuzluk
ikinci el pessoa huzursuzluk
suyla ilişkimi keser kesmez koştum yazmaya başladım.
evet olayımız pessoa. fernando pessoa idi.
huzursuzluğun kitabıydı.
bana önerileli iki ya da üç sene oldu okumadım hala. nezih bir
kitapçıyla nezih olmayan başka bir kitapçı da şöyle iki kez elime alıp
tarttım ama. okumadım. şimdi değil dedi çimden bir şeyler. şimdi değil.
nasıl olduysa kulak verdim. almadım.okumadım. ama işte çok sıkıntılı bu
güneşli öğle sonrası içimde hiç birşey olmuyorken, yaşamla ölüm
arasında bir türlü bağlantı kuramazken, insanlar bölükler halinde
üzerime üzerime gelirken. anla işte. altıbuçuk gün bu anı beklerken.
bugün böyle mi olmalıydı deyip güneşe küfrederken!
santigratı yüze vuran sıcak suyun altında pessoa okumak istiyorum dedim.
götüboklu arşimede özenmişcesine. alakası yokişte. sıcak suyun altında
herkes bir arşimettir bence. uzatmayalım.
okumak istiyordum artık. ama tek bir şartım vardı. bir sahaftan
alınacaktı huzursuzluğun kitabı. yani en az bir ya da bir kaç huzursuzun
elinden geçmiş olmalıydı.
belki ve şanslıysam altı çizili kelimeler bulabilirdim içinde. bayılırım
çünkü sevdiğim cümlelerin altını çizmeyi. tabi ki çizilenleri okumayı.
daha da şanslıysam belki o huzursuzların karaladığı bir kaç cümle de
okurdum. ha bu içimdeki boşluğu yok etmezdi belki ama bir süreliğine
hayatın yokuşundan aşapı yuvarlayabilirdi beni.
ummadığım biçimde keyifli bile olabilirdi.
evet böyle bir fikirle yeniden doğdum suyun içinden.
unutma dedim son bir kez kendime.
ikinci el pessoa huzursuzluğun kitabı.
.