kimse hakkına razı değil. ne dünyadaki rolüne ne de başka
bir şeye sevgilim. çünkü masum değiliz diyor sezen hiç birimiz radyoda. ama kimse şeridine bile
razı değil bol şeritli gri otobanda. oysa ve fark edeceği en fazla bir, bilemedin kaç dakika. hem değer mi hiç değer mi söyle?
bir sağa, bir sola bazen de ortaya ama ille de emniyete girecek. çünkü tahammülü yok. aslında kimsenin yaşamaya. çünkü
yaşamak çok zor gerçekten ve ne yaptığın/yapmadığın varlığın ya da yoksunluğun
değil mühim olan. insanlık. o da biz de yok. çünkü ve yoksa ben senin için yaşamayı göze aldım der miydi hiç şair? der miydi söyle ve değer mi?
hem herkes şikayet ediyor benim şimdi yaptığım gibi maalesef. düşünüyorum var olmanın dayanılmaz hafifliğiyle çünkü.
gelmişi ve geçmişi ve hatta gelecekteki geçmişi düşünerek var oluyorum. yine de ve ama sanki bir şeyler kaçırıyorum.
bir şeyler ıskalıyorum. böyle olunca tuhaf bir his işte. geçen kışı düşünüyorum mesela hüznüme katık ettiğim gülümsememle. hakeza ondan
önceki kışı da. hatta gelecek sene düşüneceğim bu kış mevsimi diyorum sanki. zincirin iç içe
geçmiş halkaları gibi sıkı sıkı, sımsıkı. oysa bir şeyler kaçırıyorum. ama ne?
haftaya bugün bir yaş daha yaşlanmış olacağım. peki ya sonra şubat mart nisan pazartesi salı ilkbahar yaz ikibin13, 2000ondört ikbin10beş. birbirinden farklı gibi fakat hepsi aynı. oysa çok şahane yazarlar okuyorum ve
çok güzel yazılar kıskandığım sevgilim. keşke ben yazabilseydim dediğim yalnız sana. ne var ki
sığmıyor mumlar artık doğum günü pastama. sığmıyor...
.
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...