yan komşumuzun penceresi apartmanın kuzey duvarını dövüyor şimdi. rüzgarın ve dolayısı ile cereyanın şiddeti çok. fakat düşen sarı yapraklar her şeyden daha çok. sanırım baharın sonu bugün geldi istanbu'la. ve sokak çalgıcısı sanki düşen yapraklara inat eski bir parçayı çok güzel çalıyor akordiyonuyla. fakat bu beni gerçek hayattan soyutlamıyor artık eskisi gibi. gerçekler her zaman olduğu gibi sert ve de acı. eskiden olsa daha kolay kopardım dünyadan. ne var ki gün geçtikçe hayallerini de köreltiyor bazı gerçekler insanın.
misal gündüz düşleri göremiyorum artık. renkli rüyalar otelinde kalıyorum o yüzden geceleri.
aslında değişen çok bir şey de yok.
yeni neler var dersen ; düşen sarı yapraklar, batı nil virüsü, yeğene argo dersi, akordiyon, kabuk bağlayan bir yara, renkli rüyalar vesaire vesaire.
bir cigaramız eksik. o derece. hem kim bilir belki yakında o da olur. nefret ettiğimden fazla canım çekiyor bazı zamanlar zira. ama ve yine de başka şeyler düşünüp gelişi güzel vurulan bir top gibi uzaklaştırıyorum hemen aklımdan.
.
bugün aslında pek iyi değilim. pek bir halsiz, pek bir müşkülpesentim. hani şu şarkıdaki yahut şiirdeki gibi huysuz, aksi ve nalet bir adamım. fakat aynı şarkıdaki gibi bir sabahtan ertesi güne şöyle keyifle aylak aylak ve sırtüstü yatamadım hiç bir vakit. çok istedim de yapamadım.
lakin aylaklığın sınırı yok, çeşidi çok. caddede dolanırken avare kaldırımdaki o ne idüğü belirsiz demir kazıklara çaktığım dizimde nur topu gibi bir yara peyda oldu.
şimdi ve boş zamanlarımda kabuk bağlayan bu yarayı yoluyorum. bunu yapmak hani şu pıt pıt patlayan o ambalaj şeylerini patlatmak kadar keyifli biliyor musun? ama nerden bileceksin.
lakin yeğeni bilirsin. hani bayramdan bayrama gördüğüm. işte en güzel argoları o'na bu bayram ben öğrettim anne-babasının sahte gülüşleri eşliğinde. şimdi kızacaksın belki ama yeğen o güzel argoları söylerken gözlerindeki parıltıyı görseydin bana hak verecektin usta. muallim ebeveynleri sayesinde zaten yeterince steril olan hayat dağarcığına aldığı o bir kaç kelimeyle nasıl mutlu olduğunu görseydin bir....
bir görseydin bendeki yaşama sevincini.
görebilseydin keşke..
.
yalın - keşke
.
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...