yol - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

yol

evkaftaki memuriyetime iki farklı yoldan gidebiliyorum. bu yollardan biri üzerinde börekçi var. trende, vapurda, metrobüste ters gidiyorum da şu hayatta ters gidemiyorum sevgili. canım kürt böreği çekince o yoldan biraz geç kaldıysam öteki yoldan gidiyorum. ne şampiyonluğa, ne de küme düşmemeye oynayan orta sıra takımları gibiyim. birinden tramvay, ötekinden hoş bir bayan geçiyor sonra.
diyorum ki; yalnız bir çizgi tutturmuşum onun üzerinde gidip geliyorum her gün. klişeleri sevmiyorum. bilim kurgu filmlerinden çıkmış gibi hissediyorum bazı. aslında kötü niyetli biri değil denilen insanların, iyi niyetlerini çeyizlik takımlar gibi saklamamalarını istiyorum. aynı ezberlenmiş hareketleri beyin istemese de bir süre sonra beden gerçekleştiriyor senin yerine. benim sana yazdığım gibi uzun uzun yazılmış bir mail bulurum belki hiç tanımadığım ya da çok iyi tanıdığım birinden diye bakıyorum bir görev bilinciyle her sabah, akşam. her gece ayarlanan telefonun alarmı çalmadan her sabah uyan, giyin, yine her sabah senden iki-üç dakika önce kim olduğunu bilmediğin çok da merak etmediğin senin gibi dakik komşunun indiği asansörü çek, o gelene kadar ayakkabını fırçala, inene kadar üstüne başına çeki düzen ver aynada. öyle belli biri yok beklediğim. önce sola sonra sağa bakıp minibüse koşturuyorum aynı tempoda takımdan ayrı her sabah. kitap veya gazete okumuyorum ama her binişimde telefonumdan maillerimi kontrol ediyorum. metrobüs sırasına giriyorum. üç, bilemedin dördüncüye bin ki oturabilesin çünkü ayakta tıklım tıkış gitmeyi sevmiyorum. kavun kokusu çaprazda dikilen abinin sakızından geliyormuş. oturarak da sevmiyorum. aslında nefret ediyorum metrobüsten. radyo eksenden, kent radyoya geçişleri seviyorum çamlıca yokuşunda. insanlar gözlerini kapatıyor bu rezilliğe. kimi sakız çiğniyor gözleri kapalı, kimi müzik yahut başka şeyler dinliyor. hoş bir fransız şarkısı çalarken nar ağacını çalmaya başlıyor cebimin radyosu. kavun kokusu vardı bu sabah. parfüm, belki de sakızdı. karşımdaki koltuk boşaldı, tepemdeki bayan oturmadı. uyumuyor kimse metrobüste her ne kadar gözler kapalı olsa da. çok güzel elleri yok ama kendi güzeldir belki. bakmayacağım diyorum kendi kendime iddialaşıyorum. çantası çantamı taciz edince az daha bakıyordum. ama bakmadım. sonra da indi zaten. kavun kokusunu severdim aslında ama sabah sabah midemi bulandırdı. hem minibüste maltepe uzattıran bayan niçin öyle baktı ki bana çözemedim. görünüşte rahat bir durum; stres yok, hırs yok amaç yok. lakin heyecan da yok. sıkıcı bir durum aslında. v şeklinde ulaşılabilen iki farklı yolu var iş yerimizin.
.