fotoğraf - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

fotoğraf

bordo renkli blazer ceket. siyah bir kot. ve ceketle kotu uyumlayan bir gömlek. aynı uyumda bir çift de ayakkabı. inanılmaz. nasıl denk getirmişim bilmiyorum. halbuki bırakın modayı önümdeki kızları görmeyecek kadar meşguldüm o sıralar. tamam abarttım. ama işte epey bir dağınıktım. fakat nasılsa pek afili çıkmışım resimde. okulun son günleri diye mi bilmem? ıssız çok komik. saçını düzeltmeye çalışırken sol eli boşlukta kalmış. sonra albay umut. asker oğlu olduğunu belli eder ciddiyette ve esas duruşta her resimde olduğu gibi. dimitri de her zamanki muzipliğinde ismini şimdi hatırlayamadığım yan sınıftan bir elemanı tavşanlaştırmaya çalışıyor kafasının arkasına tuttuğu iki parmağı ile. arka fonda çok net olmasa da muhteşem boğaziçi ve de köprüsü. şimdi ise oi va voi , ladino song'u söylüyor.
sadık bir kez daha haklı çıktı. bu şarkılar bir şeylerimizi çalıyorlar.
eski fotoğraflarla şarkıları bir araya getirmemeli. halbuki daha önce yazmıştım bunu. ama kendimi dinlemediğimi de.
tuhaf.
hani yazmak ayıp değil. biri dokunsa şu an ağlayacak gibiyim. lakin asla özlem değil başka bir şey bu. keyifle içtiğin çaya sıktığın limonun verdiği buruk bir tat gibi ama özlem değil. başka bir şey.
hem nasıl bir oyun bu. ya da oyun değil de gerçek mi? insan ne hissettiğini bilmez mi? ben bilmiyorum. ya hissedersin ya hissetmezsin. her zamanki gibi ortada durmuş öyle bekliyorum. çünkü ne zaman hareket etsem hep çarpılan ben oluyorum. fazla kımıldamadan el yordamıyla ilerlemeye çalışmam bundan dolayı. ama vakit yok. çok tuhaf şeyler düşünüyorum. mazrufa değil zarfa bakıyorum hiç gereği yokken. sonuç alamayacağımı bile bile buz dağının görünen kısmını irdeliyorum ısrarla ve inatla. fakat delirmek bu kadar kolay olmamalı. ama işte bir çıkış yolu da olmalı. vakit yok.
.