onu
yeniden gördüğüme sevindim. hem de çok. hemen ertesi gün tekrar
göreceğim hiç aklıma gelmemişti. üstelik sabah hikayesini yazdıktan
sonra beğenmeyip çöpe attığım günün akşamı. saçını toplamıştı. güzelliği
daha çok ortaya çıkmıştı böylece. sonra düşündüm okuduğum aylak adam mıydı beni
böyle yapan yoksa çoktan hazır mıydım tüm bu olanlara? kararsız kaldım.
kitabı okumayı bırakıp arkasındaki boş sayfaya bu yazdıklarımı yazmaya
başladım. hakkında bir şeyler yazıldığını fark etti ama tepkide
bulunmadı. acaba yarın da gelecek mi? gelirse aynı saatte mi gelecek?
kahretsin hangi istasyondan bindiğini göremedim. yarın bir şeyler
uydurup aynı saatte aynı vagona binmeliyim. evet binmeliyim.
.
istanbul, 20.11.2008
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...