94 - sevdiğimi demez isem sevmek derdi beni boğar * - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

94 - sevdiğimi demez isem sevmek derdi beni boğar *



bu kadar özleyeceğimi tahmin etmezdim. doğrusu farkında değilmişim. sanki küsmüş gibi. sanki incir çekirdeğini doldurmayacak bir meseleden aramızdaki bütün köprüleri atmış gibi. anlayamadığım; bunca zaman onsuzluğa nasıl dayanmışım?
saydım. tam elli üç gün şöyle oturup karşılıklı bakışmamışız hiç.
.

sanki onca yıl yaz kış demeden sevişmemişiz gibi.
birbirimizi görmezden gelmişiz. ama Allah var gam yok! onun bu bahiste hiç bir günahı yok bayım. şarkıdaki gibi. bütün kabahat benim.
son günlerde kendi derdime çok düştüm çünkü. ama hem kendimi hem onu ihmal ettim. bahaneye gerek yok. zira bahanem çok. hastalığım tam geçmedi. işyerindeki alengirli durumlar, ayrılık hazırlıkları. hayattaki kabız olasılıkların beni bulması falan. hayır, hayır bayım. dedim ya, hiçbiri bahanem ve mazeretim olamaz. durum aynen şarkıdaki gibi; bütün kabahat benim. insan, yaşama sevincim dediğini, enerji ve neşe kaynağım diye yollara ve dağlara etiketlediğini bunca vakit nasıl görmez, nasıl aramaz?
hepsi benim eşekliğim. 
kendimde değildim bir kaç zamandır. az önce biten salme hayek'li filmde adamla kadın sarı renkli hapları içince acayip mutlu oluyor, bir takım güçler ediniyorlardı. ben de onlara bakıp bakıp sıcak suda beklettiğim tylolhotu kafaya dikip biraz güç kazanıyor, biraz kendime geliyordum. ama tamamen değil. ne vakit balkona çamaşır vesilesiyle çıkıp "sevdiğimin" karşısına dikildim. işte o zaman aklım başıma geldi. sevgiliM güneşi kaç vakittir ihmal ettiğimi, o bütün şefkati ve sevecenliğiyle ve tüm büyüklüğüyle hiç bir şey olmamış gibi tıpkı eskisi gibi yüzümü ve ruhumu okşarken anladım. milyon kez özür diledim. o da bana her zamanki gibi gülümsedi. ben sustum. şarkılar konuştu. gözlerimi kapadım. kafamdan bu satırları yazdım 
demem ki o dostlar; ben onu çok seviyorum. çok seviyorum.
evet diyeceklerim şimdilik bu kadar..
.
*yunus emre
.