söze nereden ve nasıl başlayacağımı bilemedim
sabaha karşı diyorum; dört on altıda
göremediğimle yandım seni
bu acıyla ne yapacağımı bilemedim önce
denize bakan bir ağacın altında oturduğumuzu hayal ettim
sonra uzun bir yolu yürüdüğümüzü hiç konuşmadan
ve uyurken öptüğümü göz kapaklarından
sıralama böyle olmayabilirdi belki ama yetmeyince hiçbiri
her fâninin yaptığını yineledim
aynı hayal için yeniden rüyaya yattım
sıcak anılar, soğuk karabasanlar vardı sen yoktun
sezen haklıymış
aynı nehirde yıkanılmadığı gibi iki kere
görülmüyormuş aynı rüya güneş doğmadan
toplayıp anahtarımı, tasımı ve tarağımı
sol şeride mahkum ettim kendimi
istanbul izmir otoyolunun en can alıcı kilometresinde
kestim bileklerimi
hatıralar döküldü kan yerine damarlarımdan
elim, ayağım ve zihnim boşaldı birden
hangi anıdan izlemeye başlayacağımı bilemedim gözümün önünden geçip giden hayatımı
çünkü daha önce hiç böyle intihar etmemiştim
zira bu şekilde hiç olmamıştım
peki tamam, itirafsa, itiraf sevgilim
fetret devrinden beri diyorum ben hiç böyle aşık ölmemiştim!
...