sahilde - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

sahilde


.
deniz ve kenarı çok güzel. bu bahar. elbet bu güneş ve bu rüzgar. günahtır belki söylemesi ama bu insanlar yok mu? gürültülerine, hoyratlıklarına tahammül edemiyorum ibrahim. yoksa işte bu adalar. bu martılar çok güzel. bu gökyüzü.
.
yine yeniden sahile inilip “garson 2 çay biri açık” denilecek bir cumartesi. sahile indim. garsona iki çay söyledim. ikisini de kendim içtim.
.
kafa dergisini ilk kez okuyorum. daha yarısındayım. ama ve ne vakittir iktidara geçirmeyi dert edinip edebiyattan vazgeçen ot dergisinden fazla sevdim sanki. buradan yetkililere...
.
yürüme yolunda yürüyen, koşan çocuklarının ardından berkeeee, kağaannn diye çığlık çığlığa çığıran anneler azalarak bitsin ve birileri onlara anlatsın lütfen. çocuk bu düşer, kalkar. sonra yine düşer, yine kalkar. sonra yine.. 
.
bu kez nazan öncel listesi yaptım telefonumda. şimdilik beş şarkı var. ama sayının artmasından endişe ediyorum! sözlerinin ve ritminin öyle hastasıyım ki; 'parti kur, oy verelim' kıvamında seviyorum.   “bana" diyor, "mutlu birini göster alnından öpeyim” diyor.  
.
kıpkırmızı tişörtü, masum yüzü ve kısacık winona ryder saçlarıyla sahilin en güzel kızıydı. yemin ederim.
.
hiç bir fotoğraf, hiç bir resim gözün gördüğü, beynin algıladığı duyguyu ifade edemez. kaşık adası ile burgazada arasındaki boşlukta salınan küçük bir yelkenli ve sanki cetvelle çizilmiş puslu, kalınca bir sarı çizgiden bahsediyorum. eşsiz mavilikte, sarı çizgiye paralel giden teknenin ağır ağır, sanki bir ömrü tamamlar gibi ilerleyişini hangi sanat eserini anlatabilir ibrahim?
.
saatler ilerledikçe, vakit geçtikçe kafileler halinde, ellerinde iğrenç purolarıyla ve evlerinde biriktirdikleri tüm patavatsızlıklarıyla boş masaları bir bir doldurdular. bir karabasan gibi çöktüler güzelim sahile. allah’ın gücüne gitmesin ama onlar varsa ben yokum ibrahim. ben yokum.
.