263- ne kadar sallarsan salla dona düşer son damla.. - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

263- ne kadar sallarsan salla dona düşer son damla..



kişisel gelişim kitabının adı mıydı yoksa oradan aparılmış bir cümle miydi emin değilim şimdi. google'a bakmaya da üşendim ama şöyleydi sanırım; 
üşenme, erteleme, vazgeçme.
sanki benim için söylenmiş bir söz bugünlerde. hatta son yıllarda. çünkü yine aynı çukura düştüm amirim. şampiyonluk iddiasından erken uzaklaşmış (bkz. şanlı beşiktaş) yahut küme düşme derdi olmayıp bir an evvel sezonun bitmesini isteyen hedefsiz kalmış orta sıra takımları gibiyim yine. oysa yapılacak o kadar çok işim var ki. yazın alıp da hala okumadığım kitaplarım mesela yarın yarın diyerek ertelediğim hep. evde hizaya sokulması gereken arka balkonum. keza düzenlemem gereken onlarca fotoğraf. iş için popomu kaldırıp yapmam gereken görüşmeler sonra. ama kafamın içi, mahalle ortasındaki boş arsaya kurulmuş hurdacı dükkanı gibi. her şey var. hepsini bir bir ayıklayıp, bir düzene koyup tamamlamam lazım. yapmıyorum. halbuki ben de hayret ediyorum bazen kendime bu kadar disiplinsizliğin içinde. her gün gelip buraya yazma enerjisini nasıl buluyorum diye. aslında ve ezcümle; enerjim düşük amirim. ama sokağa çıkınca kurallara uymayan kim varsa kafa atacak kadar da doluyum. bu bir çelişki midir? belki evet. belki değil. anket yapsak kutuplaşmış ülke iklimi gibi ikiye ayrılırız kesin. sanırım işin özü şu; kıyıya vurmuş milyonlarca deniz yıldızını denize geri atmayı bıraktım. boş, manasız geliyor artık çoğu şey. yapsan ne olur yapmasan ne fark eder moduna düştüm ya da bilerek atladım galiba. ülkeden değil de insanından umudumu kestiğimden belki. çünkü eskiden de hırsızlar vardı, yavşaklar vardı, fırsatçılar vardı bu kadar çok olmasa da. kötülük hâbil ve kâbil'den bu yana zaten! ama iyiler çoğunluktaydı o güzel atlara binip gitmeden evvel. bir utanma duygusu, bir vicdan muhasebesi vardı be amirim. şimdi "adam" gözünün içine baka baka ayakta becermeye çalışıyor seni. işine gelirse diyor bir de haklıymış gibi. acı olan ve umudumu yitirmeme sebep olan bu çürümenin toplumun sadece belli bir bölümünde değil her sektöründe, her tabakasında, her mahallesinde hatta ve nerdeyse her hanesinde önlenemez bir şekilde artması. hep birlikte görüyoruz. yaşıyoruz. dolayısı ile kulağını tıkayıp gözünü kapatamıyorsun. etkileniyorsun. insanız nihayetinde. yoruluyoruz. ister istemez fakülte tuvaletinin duvarındaki o meşum yazıyı hatırlıyoruz..
.

kendimden hallice - yılana sarıldı