temmuz 19 perşembe - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

temmuz 19 perşembe

rüzgar öyle güzel, öyle mest ederek esiyor ki insanın ruhunu teslim edesi geliyor bu cehennem temmuzunda. tatilden döndüğümden beri bir ağırlık. bir kayıtsızlık. sevdiğim hiç bir şeyi yapamıyor ama sevmediğim ne kadar iş varsa yapmak zorundayım. değişiklik olsun diye varoş parka çıktım. in cin top oynuyor tabi sıcakta. şirketin kadrolu karabaşı takıldı peşime. bir o, bir ben ve bir de on metre solumdaki bankta gölgelenen abi.
öyle yalnızız. ama öyle de kalabalığız içimizdekilerle birlikte. gözlerimi kapadım. dört yaz öncesi gibi bir yolculuğa çıkarım umuduyla. olmadı. yalnızca, yandaki abinin tellendirdiği tütünün cezbedici kokusu geldi. halbuki daha dün sabah dolmuşta yanıma oturan ve kül tablası gibi kokan abiden mütevellit öyle nefret etmiştim sigaradan. hayat işte; sen kararlar alırken başına gelenlerdi!
fakat bu orospu çocuklarına orospu çocuğu, kul hakkı yiyen şerefsizlere şerefsiz dememe engel olmamalı. buraya nereden geldik şimdi. tatilden. ama girmeyelim. çıkamayız zira. ve çünkü burası yapanın yaptıklarının yanına kar kaldığı, başkalarına yapılmasına da olanak sağlayan bir coğrafya. dereyi geçene kadar ayıya dayı diyenlerin dünyası. 
ama işte şu istisnalar yok mu? 
yoksa biz çok misafirperver, çok hoşgörülü, terazisi bir milim şaşmayan, hak ve hukuk gözeten acayip iyi bir toplumuz. çok acayip.
ne diyorum ben!
rüzgar diyordum. leman sam’a nispet yapıyor. öyle hoş esiyor ki, öyle yumuşak. öyle bencileyin. ve öyle sarhoş edici. evkaf memuriyetinden ve hatta ademlikten istifa edesi geliyor insanın...
.
metallica - unforgiven