durak - kıyılar mutedil açıklar kaba dalgalı

durak

her sabah geldiğim bu otobüs durağını sevmiyorum. kalabalık. meraklı, dikkatli ve bir o kadar anlamsız boş bakışmalar. otobüsün içinden, servisin dışından. kitap okuyanlarla okumayanlar arasındaki fark gibi sanki. oysa istasyon insanları öyle mi?
daha naif, daha bir kendi halindeler. yalan yok şimdi; onları daha çok seviyorum. bu durağı ve etrafındaki kalabalığı sevmiyorum. istanbul'un nemi gibi boğuyorlar insanı. misal şimdi ve sabahın sekizinde yirmi yedi dereceyi gösteriyor sokak sıcaklık ölçeri. az bile. en az otuz olmalıydı. nefes almak zor. vitrine yansıyan kendi silüetimden sakınıyorum kendimi. öyle bunaltıcı.
dengede durmak zor. o derece.
ve sabah poğaçamın yanına alacağım içecek için;
"karton kutu mu teneke kutu mu olsun?" diyor pastaneci amca meyve suyu tercihimi.
sıcak diyorum.
"pardon" diyor amca şaşkın..
"karton kutu" diyorum düşünmeden.  
ve hemen akabinde sonbaharı özlemeye başlıyorum.
.