sokağa çıkmanın yasak olduğu 4 günde de geldiler. gâh onları izledim. gâh gökyüzünü. biraz burgaz’ı. biraz yalova çınarcık hattını. perşembeyi cumartesi zannederek, cumayı pazar sanarak yaşadım bir süre. kalan günler için sendrom yetmezliği yaşadım. takip edemedim.
ama onlar, kolonlar arasına köprüler kurdular. kalıplar çakıp kalıplar söktüler. bazı bazı yanık türkü de söylediler. allah için çok da güzel söylediler.
dört gün boyunca diyorum; biraz onları izledim. biraz güneşlendim.
ağır yükleri devasa vinçleriyle kaldırdılar. keserlerini maharetle kullandılar. hem artık öğrendim. turuncu yelekliler demir örüyorlar. sarı yelekliler kalıp çakıyorlar. beyaz baretlileri ise mühendis oluyor. istatistik dersini soruyorduk üniversite ikide ne skimize yarayacak diye. belli ki bu plato ve pik günleri içinmiş. şimdi de işte bu sarı baret, turuncu yelek enformasyonu fazladan. elbet bir gün işe yarayacak.
son tahlilde demem o ki komutanım; dört gün sokağa çıkmadan başka ne yapılabilir?
biraz bu emekçileri izledim. acaba bir mayısta da çalışacaklar mı diye merak ederek. biraz kitap okudum. bir sürü de şarkı dinledim. hele bir şarkı var ki; şu lanet virüsün günlerdir yapamadığını becerdi. çok pis pik yaptı komutanım. çok pis!
biraz bu emekçileri izledim. acaba bir mayısta da çalışacaklar mı diye merak ederek. biraz kitap okudum. bir sürü de şarkı dinledim. hele bir şarkı var ki; şu lanet virüsün günlerdir yapamadığını becerdi. çok pis pik yaptı komutanım. çok pis!
.