yeni bir şarkı buldum. onu dinliyorum sabahtan beri. bu kaçıncı tekrarı bilmiyorum. bir yandan şekersiz, sütlü kahve içiyorum. yanında çikolata ve bazen petibör. arada pencereyi açıyorum. havadaki kar kokusunu içime, ta içime çekiyorum. sonra bir yudum daha kahve. şarkı zaten hücrelerimde. hepsi ama kuru bir alışkanlıktan ibaret. petibör dahil. şarkılar hariç..
.
rüzgar
soğuk ama öyle güzel esiyor ki. kayıtsız kalamıyorum. pencereden yolu
izliyorum. minibüsler, otomobiller geçiyor en çok. otobüsler daha az
geçiyor. ama ben en çok otobüsleri seviyorum. uzun yola giden. dönüşsüz, sadece gidişi olan. nereye gittiği belli olmayan. uzak umutlara götüren.
hayallere dalıyorum. nereye gittiği belli olmayan kırk beş kişilik bir
otobüste cam kenarındayım. uykum yok. başımı soğuk cama dayayıp düşüncelerimle
gidiyorum gözlerim kapalı. yaşlı adam beliriyor bir anda hayalimde ; " iki
ihtimalin var evlat demişti. sadece iki ihtimal..."
.
bonga kuenda - mona ki ngi
.
beklemek
-
metro istasyonunun serin, derin ve loş ışığında gelecek treni bekliyoruz.
biraz uykulu. biraz düşünceli. biraz yalnız. ömrümüz diyorum zaten hep bir
şeyle...